Hayat Paylaşınca Güzel

"HayatYeri gelir çok kızarsınız O’na… Kendinize ve hatta sizi tanıştıranlara, vesile olanlara, sizin evlenmenize izin veren anne babanıza… Neden bir de üstüne çocuk yaptığınıza… Pişmanlıklar sarar yıllar sonra bile bir gün,”tüh keşke evlenmeseydim” dediğiniz olur.  Belki artık aşk yoktur, sevgi bile yoktur. Belki alışkanlık, belki de çaresizlik yıllarınızın birlikte geçip gitmesine, ömrünüzün sonuna dek birlikte yaşayıp gitmenize sebep olmuştur.

Sonra şöyle dersiniz kendi kendinize; önce anne baba gitti, sonra büyüyüp yuva kurup çocuklar gitti. Akraba eş dost hatta kardeş bile herkes, hayat telaşına düşmüş, unutulup gitmişiniz. Hatırınızı bile soran kalmamış. Bir de bakmışınız ki sadece ve sedece ikiniz kalmışsınız. İyi ki de bırakmamışız birbirimizi… Şimdi sebebini bile anımsayamadığınız eften püften meseleler için…

Ne ilginçtir ki hasta olsanız; evde birbirinize çocuk gibi bakarsınız. Korkarsınız “bir şey olacak” diye. Soğuk algınlığı bile kocaman büyür gözünüzde… Daha da ilginç olanı, hastanede veya başka bir durumda en yakınınızı, kardeşiniz veya evladınızı değil de (elin kızı- oğlu olan) eşinizi istersiniz yanınızda.

“Yalnızlık” hele de şu gündüzlerin yüzünü gösterdiği gibi hemen geri çektiği soğuk kış günlerinin uzun, bitmek bilmeyen gecelerinde sadece bir nefesin paylaşılmış olması bile, “iyi ki beraberiz” demeye yeter.

Nedeni henüz bilinememekte, kadınların yorumuna göre; “erkekler kendini çok yıprattığı için”, erkeklerin yorumuna göre ise; “kadınların içine atmayıp, anlattığı ve ağlayarak rahatladığı için” erkekler daha erken vefat etmektedir. Dolayısıyla yalnız kalan yaşlı kadın daha fazladır ülkemizde.

İşte bu kadınların söylediği şu üç söz önemlidir:

“Darı kadar eri olanın, dağ kadar yeri vardır.”

“En çok da akşam adamlar evlerine, koltuklarının altına bir ekmek almış olarak dönerken görmek zor oluyor.”

“Arkadaşlarım etrafımdan teker teker yok oluyor.”

Yine onların deyimiyle; “dışarısı kar, içerisi dar” olduğunda; şöyle bir dolaşıp gelip, kafasını dağıtıp geldiği yaz günleri bittiğinde; eğer eşleri “gittiyse”, onların da içi “dar” olur.

Onların artık “toplumdaki yerleri sorgulanır ve yaşam alanları daralır”. Çocukları ya aramaz (çok işleri vardır veya eşleri istemez),ya da onlar kendi evleri dışında  rahat edemeyip yine yalnızlığına döner.

Erkek yalnız kalmışsa işi daha zordur. Evlatları mirasın başkalarına kalması korkusuyla yeni evlilik yapmalarını istemezken, O’nun yalnızlığa mahkum olmasına da göz yumarlar. Kadınlar öz bakımlarını ve yaşamak için ihtiyaçlarını (iyi-kötü) kendileri halledebilirken, erkek yaşlı için  bu çok zor bir hayattır!

Zamanında birbirlerine neler yaptılarsa da ( haksızlık, kötü sözler vs…) her şey unutulur ve aşk olmasa da, sevgi olmasa da; aynı havanın solunuyor olmasının önemini, hayatın birlikte ne kadar kolay ve yaşanılır olduğunu fark ederler. Elmanın yarısının EŞİMİZ olduğunun bilinciyle; daha çok hoşgörü ve saygı ile evliliklerimizin bir ömür boyu sürmesine çaba göstermek umuduyla; DIŞARININ KAR, İÇERİNİN DAR olduğu şu günlerde; dünyamızı eşimize ve kendimize  DAR etmeyelim.

Saliha Toprak

saliha-toprak@hotmail.com

2018-02-16 10:52:58

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Aksaray’dan 75 Proje Başvurusu

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Merkezi olarak, Aksaray'da ve Yurtta Meydana Gelen SonDakika Haberlerini sizlere güvenli ve en hızlı şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. GERÇEK'ten TARAFLI, AYKIRI ve SANSÜRSÜZ Haberin Adresi

Konuşma Başlat
1
WhatsApp İhbar
Merhaba
Size nasıl yardımcı olabilirim?