Silksinler Senin Ezikliğini

Son zamanlarda sayısı her geçen gün artan sözde haber siteleri ve her mesleği yapıp da sonrada kendilerine gazeteci süsü veren angutların sayısını biz Gerçek Gazeteciler bile bilemiyoruz artık. Bir isim belirle site için, bir de hazır tema al sonra da birkaç yerden gelen haberler al yayınla. Sonra da çık ben gazeteciyim de… İşte bu kadar kolay…

Şimdi taşı soktuk gediğine. Taş girenler diyordur bu yazıyı okurken “Hass…. Lan senin site hazır tema değil mi?” diye. Bunun için bir parantez açalım şuan idareten bu temayı kullanıyoruz. Bayram sonrası birçok değişiklik ile site temamızı da değiştiriyoruz. Bununla ilgili çalışmalarımız sürüyor. Bayram sonrasında farklı bir gazetecilik ile geliyoruz.Çalışmalarımız bu yönde ilerliyor.

Son zamanlarda her işi yapıp da yanına kokteyl olsun diyerek Gazetecilik mesleğini maske olarak kullanan asalakların kullandığı “Sansür”kelimesi dolaşır oldu. Yok efendim Emniyet Sansür uyguluyormuş muş muş da… Birde Valilik eklenmiş miş miş de… Sansüre…

Silkeyim sizin yalanınız, dolanınızı bir bitmedi yalanlarınız, dolanlarınız. Okuyucuya, yurttaşa saygınız olsun da bir kere doğru söyleyin…Deyin ki “Biz Gazeteci değiliz. Aslında boynumuzda ölmüş topal eşeğin mirasçısının ipi var… Bizler şu mesleği yapıyoruz da ama maske olsun, eski günlerimizi bulamadık da saldırırsak dikkat çekeriz”

Olmuyor işte olmuyor. Bit pazarına nur yağmıyor. Sizin tabiriniz ile savaş dediğiniz bizim için sirkte oynayan maymunlar… Türk Milletinin Namusunu emanet ettiği Şerefli Emniyet Camiasını, Türk Milletinin Babası olarak görülen Onurlu Valilik Makamlarını SANSÜR diyerek karalama kampanyası başlatmış asalaklar.

Hatta biraz geriye gidelim; kendisini bir halt sanan YALAN,DOLAN haber yapıp sonrasında kodesten kurtulmak için geçmiş yıllarda yaşandığı iddia edilen olayı gündeme getirerek KIVIRTARAK, DANSÖZLERE taş çıkartan hareketlere de şahit olduk. Kendiliğince gündem yaratma çabasına giren kendi egosunu tatmin etmek için, Türk Milletinin Babası olarak görülen Onurlu Valilik makamını karalama çabasına girmesini de gördük. Yalan beyanlar, Gerçek Dışı iftiralar ile…

Gelelim SANSÜR çığırtkanlığı yapan angutlara…

Elense yatıp bütün haberleri basın bülteni şeklinde alıp noktasına virgülüne bile dokunmadan yayınlamak ya da tüm kamu kurum ve kuruluş adlarının Basın Yayın ve Halkla ilişkilerinden gelecek haberleri alıp yayınlamak Devri bitince bizim araştırmacı gazeteci arkadaşları bir telaş aldı.“Yıllardır bu gazetecilik mesleğini yaptım. Yok şöyle araştırdım böyle bakarım,yok bu mesleği sana şöyle öğretirim böyle öğretirim” diye hava atmak naralar atmak kolay.

Hali hazırda zaten “Çok konuşan çok yanılır” sözünden yola çıkarak aslında her şeyi bildiğini iddia edip hiçbir şey bilmeyen angutlar için ne güzel söz var; “Allah insana niçin iki tane kulak bir tane ağız vermiş hiç düşündünüz mü?” Önce güzelce dinle, araştır, bak ve sonra konuş diye yoksa vücudumuzun her tarafı konuşurdu. Tıpkı sizin ağzınız ile değil de başka organla konuştuğunuz gibi.

Kamu kurum ve kuruluşların basına haber verme olayı kanunlar çerçevesinde Valilik tarafından belirlenmişti.  Aslında ülkemizde yıllardır da bu şekilde işlemler yürümekteydi. Bu durum SANSÜR değil, bazı işgüzar gazetecilerin kamu kurum ve kuruluşlar hakkında yurttaşlara yalan ya da gerçek dışı haber vermesini engellemek.

Keza bunun örneklerini ilimizde son zamanlarda çok gördük. Ülke gündemine düşen bir okulda yaşandığı iddia edilen sonrasında gerçeğin ortaya çıktığı ve olayın hiç de öyle olmadığı Otizmli Öğrenciler olayında. Bir sonraki süreçte gelen CORONA yalanları ile…

Sen eğer iyi bir gazeteciysen Kamu Kurum ve kuruluşlarında yanlış giden vatandaşı sıkıntıya sokan kamu kuruluşları ile ilgili varsa elinde bilgin belgen haberini yaparsın. Ama öyle işkembeden konuşarak, atıp tutarak değil. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Günümüzde herkes bilgiye rahatça ulaşabilirken öyle kuru kuru sallamakla da olmaz.

Yazımı güzel bir hikaye ile nokta koyalım anlayana…

Bir vali, güzel bir yol yaptırmış. Ve “yoldan en güzel kim geçecek” diye bir yarışma düzenlemiş. Yarışma günü, kimi at arabası, kimi süslediği bisikletini, kimi en güzel esvabı ile “en güzel geçen” olmak için yol kenarına gelir. Nihayet, tüm gün yoldan geçilir. Tekrar valinin yanına döndüklerinde hepsi aynı şikayette bulunur. “Yolun bir yerinde moloz yığını vardır, bu yolculuğu hayli zorlaştırır.” Günün sonunda son yolcuda yorgun argın, üstü başı toz toprak içinde valinin yanına ulaşır. Bu son yolcu valiye,saygıyla yönelerek içi altınla dolu torbayı uzatır ve der ki: “Yolda insanların geçmesini zorlaştıran moloz yığınını gördüm. Hz. Muhammed(sav) in”Rahatsızlık veren bir şeyi yoldan kaldırmak sadakadır” sözünü hatırladım ve yolu temizledim. Molozun altında bu altın dolu torbayı buldum.Ahaliden kimsenin bu kadar altını olamayacağına göre bu altınlar size ait olmalı.” Vali gülümseyerek cevap verir: “O altınlar senin. Zira yarışmanın galibi sensin. Yoldan en güzel geçen kişi, ardından gelenler için yoldaki engelleri kaldırandır”.

Geçtiğiniz bu hayat yolunda önden gidip de, önünüzdeki engelleri kaldıran insanlar hayatınızdan hiç eksik etmesin inşallah. 

2020-05-13 03:25:53

0 0 0 0 0 0

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Corona’da Engel Olamadı

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Konuşma Başlat
1
WhatsApp İhbar
Merhaba
Size nasıl yardımcı olabilirim?