Armağan Şen

Armağan Şen

23 Eylül 2024 Pazartesi

    Beyler Yanlıştan Dönün

    Beyler Yanlıştan Dönün
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Aksaray’da Cuma günü bir meslek lisesinde bir öğrencinin şiddete uğradığı görüntü anı haftasonu birçok haber kanalını meşgul etmişti. Olayın detayına ulaşılmadan, sorup sorulmadan görüntü üzerine hareket edilerek yapılan haber yine Aksaray Eğitimine neşter vurdu.

    Geçtiğimiz yıllarda bir okulda yaşanan Otizmli öğrenci olayının günlerce konuşulduğu ancak gerçeğin sonra ortaya çıkması bir sancılı süreci ne zaman hafızamızdan sildik. Ne zaman unuttuk bunları? “Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı Yazdırmasın” diyen merhum Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un bu sözünü ne zaman unuttuk? Bayrak için, vatan için şehit düşen canlarımızı ne zaman unuttuk? Bayrağa saygı duymayan iç ya da dış mihraklara gerekli cevabı verilmesi gerektiğini ne zaman unuttuk? “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!” diye Yüce Mustafa Kemal Atatürk’ün sözünü ne zaman unuttuk?

     

    20 saniyelik görüntü ile tecrübeli bir okul müdürünü soruşturma süresince açığa alacaksın, sonra da eğitimimiz çok iyi diyeceksin. Ben de bunu yerim.  “Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır…” diyen Kurucu Liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün sözünü ışık almamız gerekirken, neredeyse ders kitaplarında çıkarmaya çalışan zihniyet tarafından eğitimde de, toplumda da geldiğimiz nokta ortada.

     

    Vali Kumbuzoğlu Jet Hızını Belisırma’da da Görelim…

     

    Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu; okulda yaşanan olay sonrasında olayın detayını dinlemeden, araştırmadan, soruşturma aşamasında okul müdürünün açığa almasına sebep oluyorsunda, Ruhsatsız şekilde haksız yere kazanç sağlayan Belirsırma’daki restaurantlara neden bu hızını gösteremiyorsun. Neden orada ruhsatsız işletmelere işlem başlatmıyorsun da; ulusal kanallarda yayınlanınca hemen okul müdürünü açığa alıyorsun. Ama Belisırma’da ruhsatsız işletmeler çalışmaya devam ediyor, hadi kapat görelim o ruhsatsız işletmeleri .

     

    Okul Müdürü N.K.’ya da kızıyorum. Sen tecrübeli bir öğretmensin, İstiklal Marşına saygısızlık yapan, dalga geçen bir şahsı 1-2 tokat ile göndermek ne? Olmadı bu. Ben olsam (şahsi düşüncem) , ağzını yüzünü kırar atardım ortaya. Sen benim manevi değerim, TÜRKİYE’nin namusu, şerefi olan İSTİKLAL MARŞIMLA dalga geçeceksin, ben 1-2 tokatla bırakacağım öyle mi? Vallahi de billahi de bırakmazdım. Kırardım kemiklerini atardım bir kenara… Cezaysa hukuk önünde apolet diye takardım o cezayı sabıka dosyama.

     

    Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk, 10 Eylül 1922’de önüne serilen Yunan bayrağını çiğnememiş, Yunan Kralı Konstantin’in aşağıların aşağısı durumuna düşmemişti. Ve demişti ki, “Bayrak bir milletin onurudur. Ne olursa olsun yerlere serilemez ve çiğnenemez.” Bu durumdan, kendi İstiklal Marşına saygısızlık yapan duruma gelir olduk… Yazık bizlere…

     

    Unutma; Aksaray Valisi Kumbuzoğlu; İstiklal Marşı hepimizin. O öğrencinin iddialara göre İstiklal Marşı ile dalga geçecek, o öğretmende sakin kalacak öyle mi? Her Türk Vatandaşının yapması gerekeni eksikte olsa yapmış Müdür bey. Az bile yapmış müdür bey. İstiklal Marşı törenine saygısızlığın küçüğü, büyüğü olmaz hepsi aynıdır. İstiklal Marşına saygısızlık yapan öğrenciyi bir inceleyelim; bıçaklı kavga nedeniyle 8 ay cezaevinde yatan, 2 haftalık okul süre zarfında İstiklal Marşına saygısızlık, Öğretmene tehdit, Okulda tütün mamülü ürün getirme,  okul düzenini bozmaya çalışmaktan ayrı ayrı hakkında tutanaklar tutulan bir öğrenci.

     

    Yürüyen Bir Çöp Gördük!!!

     

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü Dudullu Polis Merkezi Amirliği ekipleri, “motosiklet hırsızlığı” suçundan aranan ve firar eden şüphelinin yakalanmasına yönelik hafta sonu çalışma başlatmıştı.

    Aranan çöp 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti, Ihlamurkuyu Mahallesi’nde polis tarafından yakalanmak istendi. Yakalama sırasında çıkan arbedede Türkiye’nin çöpü, polis memurunun silahını alarak etrafa ve polis memurlarına ateş açtı. Kadın polis memuru Şeyda Yılmaz (27), Türkiye’nin çöpünün annesi P.G. (43) ve polis memuru K.H.S. de olayda yaralandı. Genç polis memuru Şeyda Yılmaz tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit düştü.

     

    Türkiye’nin çöpü Yunus Emre Geçti ise hak ettiği şekilde emniyet müdürlüğünden savcılığa çöp poşeti içerisinde iki kadın polis tarafından Hayvan Durum İzleme Amirliği’ne bağlı hayvan taşıma aracı ile adliyeye sevk edildi. Burası TÜRKİYE CUMHURİYETİ’DİR. Herkes hakkettiği şekilde yaşar. Bu OROSTOPOL ÇÖPLÜK de bunu hakketti.

    Türkiye’nin Çöplüğü Yunus Emre Geçti’nin 26 suç kaydından bazıları şöyle:

    • 1 adet uyuşturucu ticareti

    • 8 adet uyuşturucu kullanma

    • 2 adet kasten yaralama

    • 1 adet cinsel taciz

    • 2 adet yağma

    • 1 adet gasp

    • 2 adet çocuğa cinsel istismar

    • 1 adet hırsızlık

    • 2 adet mala zarar verme

     

    Genç Polisimiz Şeyda Yılmaz’ın naaşı İstanbul Emniyetinde düzenlenen törenin ardından memleketi Sivas’a gönderildi. Sivas’ta düzenlenen tören ile şehidimiz son yolculuğuna uğurlandı. Şehidimize Allah’tan rahmet, Türk Milleti’ne, ailesine, Emniyet teşkilatına baş sağlığı dileriz.

     

    Biraz Düşünelim…

     

    İstanbul’da polisimizi şehit eden Orostopol çöplüğün 26 suç kaydı çıkıyor. Birçok ayrı ayrı suçtan. Ve bu kansız bir de canımızı malımızı emanet ettiğimiz Polisimizi şehit ediyor.

    Diğer yanda ise Aksaray’daki bir lisede İstiklal Marşına saygısızlık yaptığı için 2 tokat yiyen bir öğrenci Y.K., bıçaklı kavgadan 8 ay hapis yatıyor, okullar açılmasından 2 haftalık sürede 4 ayrı tutanak tutuluyor. Hemde İstiklal Marşına Saygısızlık, Öğretmeni tehdit gibi 4 ayrı suçtan… Sonuç; okul müdürü 2 tokat attı diye soruşturma süresince alelacele açığa alınıyor…

    Düşündürücü…

    Devamını Oku

    MHP’de Gitti Çaycı Geldi Ocakçı

    MHP’de Gitti Çaycı Geldi Ocakçı
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Milliyetçi Hareket Partisi Genel merkezi yerel seçim faturalarını kesmeye başladı. Atama ile gelen Merkez İlçe Başkanı Mevlüt Kılıç 14 Eylül itibariyle yerini Ülkü Ocakları başkanı Muhsin Arslan’a devretti.

    11 Ocak tarihinde İrfan Çıtak’ın Belediye Başkan adaylığı için istifa etmesinin ardından boşalan koltuğa oturan Mevlüt Kılıç, yaklaşık 8 aylık görevinin ardından yerini Ocak başkanı Arslan’a bıraktı. Kılıç’ın Merkez ilçe başkanı olmasının ardından çay ocağı işletmesi nedeniyle, mesleğinden dolayı MHP’de muhalif sesler tarafından eleştirilerde bulunulmuştu.

     

    Milliyetçi Hareket Partisi Aksaray teşkilatında yerel seçimin (Aksaray Belediye Başkanlık yarışı) hezimet ile sonuçlanmasının ardından Genel Merkez tarafından kan değişimine gidilerek Mevlüt Kılıç’ın yerine Muhsin Aslan görevlendirildi. MHP Genel Merkezi aslında bu değişim ile İl Başkanlığına da sinyal çakarak mevcut İl Başkanı Burhanettin Karataş’a da hazırlan sıra sana geliyor mesajı mı verdi bilinmez. Eğer ki yerel seçim sonucu ile alakalı değil ise bu koltuk değişimi o zaman Mevlüt Kılıç neden görevinden alındı? Kongreye kadar gidilebilirdi. Ama görünüyor ki bu değişim yerel seçim sonuçlarının faturası.

     

    Eğer ki yerel seçimlerin faturası olarak görev değişimi ise Genel Merkez en başta İl Başkanı Burhanettin Karataş’tan başlasa daha isabetli olurdu. Yerel seçim öncesi Milletvekili Kaşlı ve İl Başkanı Karataş tarafından hazırlanan Belediye ve İl Genel Meclis üyeleri belirlemesi tepki ile karşılanmıştı. İl eski başkanı Mustafa Çölkesen döneminde yönetimde bulunan ve yerel Seçimde Meclis üyeliği adaylığı düşünen isimler kongre öncesi uyarılarak “Aday olmayı düşünenler Yönetime girmesin” denmişti. Buna istinaden birçok yönetim üyesi Belediye Meclisi ve İl Genel Meclis üyesi adaylığı için yönetimde yer almamış ama yapılan sıralama ise MHP içerisinde kazanın kaynanasına en büyük sebep olmuştu.

     

    Yerel Seçimde yanlış aday ile girerek aday isminin açıklanmasının ardından saf dışı kalan MHP seçimler öncesinde “Kendi elleri ile AKP’ye Belediye Başkanlık koltuğu verileceği” düşüncesini seçmende hakim kılmıştı. Seçim süresince toparlanmaya giren MHP’de Milletvekili Ramazan Kaşlı’nın Kanal 68 de emekliler ile ilgili yaptığı açıklama ise seçime günler kala Kendi kalesine gol atarak seçimin sonucunu belirlemiş oldu. Seçim sonuçları sonrasında basına ve kamuoyuna yansımayan sözlü tartışmalar, gönül kırgınları MHP’de kazanın erken kaynayacağına işaret olurken, Biat Kültürünün yoğun olması aslında hem Milletvekili Kaşlı’yı hem de İl Başkanı Karataş’ı kurtardı.

    Muhsin Arslan’ın Merkez İlçe Başkanı olarak atanmasının ardından MHP’de muhalif sesler ise “MHP Aksaray’da değişen bir şey olmadı. Gitti Çaycı, Geldi Ocakçı” yorumunu yaptılar.

     

    Öte yandan Muhsin Arslan’ın her ne kadar uzun yıllardır Ülkü Ocakları Başkanlığı görevinde bulunsa da, kişiye göre siyaset yapan birinin ne kadar başarılı olacağı ise soru işareti? Yerel seçimler öncesinde aday adaylığı sürecinde bir sohbette, “Teşkilat, Ocak İrfan Başkanı istiyor”. Sefer Alkan olursa Ocağı çalıştıramaz mısın? diye kendisine sorduğumda “Gönüllü olarak çalışmazlar, çalıştıramayabilirim” demişti. Bu sözden Muhsin Arslan’ın ocakta bulunan gençleri adaya göre çalıştıracağını anladım ki bu cümleyi duyan herkes öyle anlar. Şimdi Liseli ve Üniversitelilere söz geçirmekte zorlanan bir isim, MHP Merkez İlçe Başkanlık Görevinin sorumluluğunu taşıyacak mı ve ne kadar verimli Merkez İlçe Başkanlık yapacak, yaşayıp göreceğiz.

    Devamını Oku

    Affet Bizi Küçüğüm Narin

    Affet Bizi Küçüğüm Narin
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    19 gündür Türkiye Diyarbakır’ın Tavşanköyü’nden gelecek umut dolu habere kitlenmişken, insanlığımızdan utandığımız haberi dün almış olduk.

    Kara 8 Eylül…

    Kara 8 Eylül diyorum; çünkü artık bıktım ben son 2 yıldır çocuk cenazesi duymaktan. Geçtiğimiz yıl ilimizde yaşanan Sel Felaketinde hayatını kaybeden Asel Bebeğimizin cansız bedeni 8 Eylül’de bulunmuştu. 1 yıl sonra dün Diyarbakır’ın Tavşanköyünde Narin Ablasının cenazesi bulundu.  Ne Asel Bebek Narin ablasını bilir, ne Narin Ablası Asel Bebeği. Yaşamış olsalardı belki de hiç karşılaşmayacaklardı. Ama onlar melek olup uçtular. Asel Bebeğimizin hazin sonu çok farklı iken, Narin Ablasının sonu daha da vahimdi. Tıpkı  9 yaşındaki Mert gibi, 6 yaşındaki Gizem gibi, 5 yaşındaki Ecrin gibi, 4 yaşındaki Irmak gibi, 4 yaşındaki Leyla gibi, 8 yaşındaki Eylül gibi…

    15 yıldır bulanamayan Yusuf var, bir de 20 yıldır bulunamayan Mustafa gibi.

     

    9 yaşındaki Mert, 2014’te Kars’ta kaçırıldı. Cesedi boş bir arazide bulundu. Boğularak öldürülmüştü. Katili ifadesinde “Nasıl yaptım bilmiyorum. Öldürdüm.” demişti.

    Yine 2014’te 6 yaşındaki Gizem, Adana’da sokağa çıktı. Oyun oynamak isterken kayboldu. Cesedi 4 gün sonra ormanlık arazide bıçaklanmış, yakılmış halde bulundu. Katili, Gizem’in ablasıyla evlenmek isteyip reddedilen akrabası çıktı.

    2015 yılının Haziran ayında ise Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Harmanlı köyünde bakkala şeker almaya giden 5 yaşındaki Ecrin Tunç’tan bir daha haber alınamadı.

    2016 yılında ise Manisa’da kaçırılan 4 yaşındaki Irmak, kaçırıldıktan sonra öldürüldü. Katili, suçunu bir televizyon programında itiraf etti.

    2018’de Ağrı’da 4 yaşındaki Leyla, Ankara’da da 8 yaşındaki Eylül, önce kaçırıldı sonra da öldürüldüler.

    Trabzon’un Of ilçesinde kaybolan Yusuf Kazdal 15 yıl,  Sürmene’de kaybolan Mustafa Demir ise 20 yıldır bulunamıyor.

     

    Affet Bizi Küçüğüm (Narin)

    Affet Bizi Küçüğüm. Senin ölümünde hepimizin suçu var. Benim suçum var, bu yazıyı okuyanların suçu var, 19 gündür televizyon karşısında senden her gün haber veren muhabirden-kameramana, program yapımcılarından program konuklarına, siyasilerden, yargıya, stk’lardan işçiye, memura, amire. Hepimiz suçluyuz küçüğüm. Çünkü seni ve diğer senin gibi cinayetlere kurban giden kardeşlerini güvenilir şekilde yaşatamadık. Kısaca hepimiz suçluyuz. Başımız eğik, gözümüz yaşlı, yüreğimiz paramparça…

     

    Affet Bizi Küçüğüm. Bugün okul sırasında olman gerekirken, seni o mezara gömdüğümüz için. Canice seni katledenleri sen toprağa girmeden bulamadığımız için. Elbette kanın yerde kalmaz küçüğüm. Sana bunu yapan canilerin elbette Türk Adaleti karşısında hesabını vereceklerdir.

     

    Affet Bizi Küçüğüm… Biz insanoğlu olarak bir söz vardır sen duymamışındır. Ama çok kullanılan bir sözdür; “İnsanoğlu Nakördür” cümlesine kılıf bularak belki en fazla 1 ay sonra unutulacaksın küçüğüm. Anneyin, Babayın, abilerinin suçu var mı şuan bilemiyoruz KÜÇÜĞÜM. Sana bunu reva gören orostopol kansızlar nasıl uyuyor geceleri bilemiyoruz KÜÇÜĞÜM.

     

    Ah be KÜÇÜĞÜM Sen Toprağa verildiğinde onbinlerce kişi televizyon ekranlarında izlerken, son yolculuğunda Annen yok, Baban yok, Baran abin hariç 2 abin yok. Amcan, yengen ve birçok akraban olmadı KÜÇÜĞÜM. Kim bilir yüzleri yoktu ki, İlahi Adalet Senin son yolculuğunda yer alamadılar. Doğduğun ve de Katledildiğin köyde toprağa verilsen de KÜÇÜĞÜM, cenaze namazın komşu köyünde kılındı. Oysa çiçeklerin toprağa ihtiyacı vardı çocukların değil küçüğüm.

    İmamlar sordu Küçüğüm, cenaze namazında Narin’e Hakkınızı helal ediyor musunuz diye? Oysa İmam bile şaşırdı küçüğüm senin cenaze namazında. Sana sormalıydı NARİN Hakkını bize Helal Ediyor musun? diye. Affetme Küçüğüm ve hakkını da asla helal etme KÜÇÜĞÜM…

     

    Sana itiraf etmem gereken bir şey var ki; o da unutulacaksın KÜÇÜĞÜM… Tıpkı  9 yaşındaki Mert gibi, 6 yaşındaki Gizem gibi, 5 yaşındaki Ecrin gibi, 4 yaşındaki Irmak gibi, 4 yaşındaki Leyla gibi, 8 yaşındaki Eylül gibi… Ama bir farkla; onların anne ve babaları son yolculuklarında vardı, aileleri yer almıştı son yolculuklarında. Ama Narin’im senin yoktu KÜÇÜĞÜM. Üzülme sen TÜRKİYE’nin KIZI oldu KIZIM… 80 Milyon (CANİ ve SAPIKLAR) hariç herkes senin annen, baban, amcan, dayın, halan, teyzen, abin, ablan unutma KÜÇÜĞÜM.

     

    En çokta cenaze namazından utandım KÜÇÜĞÜM. 5 İmam ile kıldırılırken cenazen ve senin katledilişini araştırmak için 4 Cumhuriyet Savcısı görevlendirildi. Cenazende 2500 askeri pesonel katıldı (Güvenlik amaçlı), Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve birçok protokol üyeleri katıldı. Senin o küçük bedenini koruyamadık da, 2500 asker ile cenazeni koruduk KÜÇÜĞÜM

     

    “Dağdaki bir çobanın koyunu kaybolsa, hesabı benden sorulur” diye uykuları kaçan Hz. Ömer’i düşündükçe, Küçüğüm, Senin Cenazene 5 İmam, 2500 askeri personel ve 4 savcı gönderenler, seni koruyamadı küçüğüm.

    Yüce Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün her sözü gibi bu sözü de unutulmamalı; “Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar”

    William Shakespeare 16’ıncı yüzyılda kullandığı sözü bugün bile kullanıyoruz ne yazık ki; “Cehennem Boş, Tüm Şeytanlar Burada”

    Che Guevara’nın söylediği o sözü her çocuk cinayetinde kullanıyoruz oysa; “Aynı evrende yaşamamalı cellatlar ve çocuklar.Ya ölmeli cellatlar yada hiç doğmamalı çocuklar.”

    Devamını Oku

    Bayrağın Düşsün Filistin

    Bayrağın Düşsün Filistin
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Hacivat GOT pantolon DİKER, Karagöz ceremesini çeker diye bir söz vardı. Aslında yazdığım gibi değil de anlayan anladı.

     

    Önceki gün gece saatlerinde bir şahıs çıkıyor ilimizde bulunan 2 ayrı işletmeyi ateşe veriyor. Sözde İsrail’e destek olan firmalar diye, ve İsrail’e tepki olsun düşüncesinde. Bu bağnazlık nedir? Diye düşünmüyorum. Çünkü aynı zihniyetti 2 Temmuz 1993’de Sivas’ta yaşanan Madımak katliamında 33 canı yalanların kalıntıları.

     

     

    Filistin’de 10 civarı Starbucks şubesi var. Aynı şekilde pek çok Mc Donalds ve Burger King var. Filistin’de yaklaşık 1000 kişinin çalıştığı 4 tane Coca Cola fabrikası var. Bunların hiçbiri tahrip edilmiyor, saldırıya uğramıyor. İşgal altındaki Filistinliler bile bunlara ses çıkarmıyor. Şimdi sen Starbucks’a, Mc Donalds’a saldırarak ABD ve İsrail’e zarar verdiğini mi zannediyorsun? Bu beyni alkışlamak gerek nede olsa. Bu arada aklıma gelmişken söyleyeyim; 11 Ayın Sultanı Ramazan ayında sahurda niyet edip iftarda hurma ile açtığın orucunda, hurmanın İsrail’den geldiğini biliyor musun?

     

    Birde Filistin için destek yürüyüşleri yapanlar, kendilerince kınama açıklaması yapan en son Mart seçimlerinde 650 oyu bile göremeyen, açıklamalarında 50 kişiyi bile toplayamayan sözüm ona siyasi parti temsilcileri. Sizlerin yaptığı kınama mesajı ile yada bu yazıyı okuyup ta Filistin için arabalı konvoya katılarak korna sesleri ile İsrail’i korkutmaya çalışanlar inanın çok komiksiniz. Gülüyorum acınası halinize. Şimdi diyeceksiniz ki orada çocuklar ölüyor, orada masum siviller ölüyor… Çünkü sığınacağınız başka bir durum yok. Ama gelin bir de Filistin’i şu pencereden izleyin.

     

     

     

    2 Devlet 1 Millet diyerek kardeşliğimiz yıllardır süren Azerbaycan ile Ermenistan savaşında “Sizin Kardeşiniz Filistin, Bizim Kardeşimiz Azerbaycan’a” karşı Ermenistan’dan yana taraf aldı.

     

    Terör örgüt lideri Orostopol Abdullah Öcalan’ın yakalandığında Türkiye’yi protesto ederek, şanslı, şehit kanı ile boyanmış Yüce Bayrağımızı, senin kardeşin olan o PİÇ FİLİSTİNLİLER yakmadı mı? Orostopol Öcalan’ın yakalanmasına sebep olan ve Filistin-İsrail çatışmasında benim desteklediği İsrail vardı. İsarail’in servisi Mossad yakalattığı için de İsrail bayrakları yakmadı mı senin kardeşin Filistin?

     

    Sözde Ermeni Soykırım safsatasında Türkiye’ye karşı Ermenistan yanında yer alan senin kardeşim dediğin Filistin değil mi?

     

    Yavru Vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımayan senin kardeşim dediğin, çıkıp protestolar, dualar ile destek olduğun senin kardeşin Filistin değil mi? Kıbrıs çıkarmasında benim desteklediğim İsrail vardı Türkiye’nin yanında.

     

     

    Coca Cola dökerek, iş yerlerini kundaklayarak, İsrail ürünleri almayarak İsrail’e nasıl bir zarar verirsiniz kafam almıyor? İsrail mallarını protesto ediyorsunuz, Coca Cola’yı döküyorsunuz, ama dökmek için satın alıyorsunuz. Lan harbi siz İsrail mallarını protesto mu ediyorsunuz, yoksa İsrail mallarını tüketmek için yarış halinde misiniz? Kıçımla gülüyorum desem yalan olmaz. Akıl tutulması mı yaşıyorsunuz?

     

    İsrail malları ya da İsrail’e destek veren firmaların şubelerini kundaklayarak yakıyorsunuz. Be ileri zekalı, senin kundaklayıp yaktığın işyerinde onlarca çalışan varken, yüzbinlerce lira vergi olarak ülkene gelirken, sen ki; ülkeye faydasından çok zararı olan şahıs aldığın bir kaç litre benzin ile o iş yerini yakarak İsrail’i mi yakıyorsun, be hey ileri zekalı.  Kime zarar veriyorsun be hey ileri zekalı?

     

    Senin yaşadığın ve vatandaşı olduğun Türkiye’nin her zaman karşısında olan ‘kardeşim dediğin’ Filistin için el açıp dua ediyorsun da, senin her zaman yanında olan ve açık alenen sana destek veren İsrail’e karşı lanet okuyorsun? Kimse lanet okuduğunu, kimin yanında yer aldığını bir daha düşün. Bu nasıl bir akıl tutulması.

    Yaşasın Türkiye, Yaşasın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’i, Yaşasın Azerbaycan, Yaşasın İsrail, Kahrolsun Filsitin ve destekçileri. Umut ediyorum ki; Bayrağın düşsün, yerle bir ol, toprağında bir bitki yetişmesin, havanda bir hayvan gezmesin, neslin yok olsun Filistin.

     

    Şimdi bu yazımıokuyan bazı ileri zekalılar Dinsizlik, Yahudilikle, yada daha da ileriye giderek Vatan Hainliği ile suçlayabilirler. İnanın böyle düşününler beyinler size diyorum Küçük Armağan’ın bile umrunda değilsiniz. Böyle düşünenler için yazının sonunda yer alan cümle ile selam yollamak isterim..

    Yazımı Franz Kafka’ya ait olup olmadığı tartışılan ama çokda anlamlı bir söz ile son vermek istiyorum.

    “Beyinlerimiz savaşsın isterdim, ama görüyorum ki siz silahsızsınız bayım.”

     

    Aksaray’da yaşanan kundaklama olayını kısa sürede aydınlatarak zanlının Türk Adeletine sevkini sağlayan Aksaray Emniyet Müdürlüğü ekiplerine, hukuk çerçevesinde gerekli cezai işlemleri uygulayan Cumhuriyet Savcılarına ve Hakimlerine teşekkür eder, başarılarının devamını dilerim.

    Devamını Oku

    Sosyal Medya Üyeliğinden Para Alınsın

    Sosyal Medya Üyeliğinden Para Alınsın
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Seçimler bitti, seçimler öncesi “Ne istedinizde Vermedikten” sonra başladık geçim derdiner. Sabah uyanıyorsun, yağa zam, peynire zam, bulgura zam. Kısaca küçük küçük zamcıklar oluyor devasal zam… Öğlen gidiyorsun ofisine; kiraya zam, çaya zam, şekere zam… Akşam evine varıyorsun; ev kirasına zaaaammm… Gece yatmadan girsin bir zam daha derken, alım gücün düştü. ” Yeriz ekmek soğan, yedirmeyiz Erdoğan” diyenler bugün kendi kendilerini yemeye başladılar. Benzine zam geldiğinde “Benim için farketmez ben zaten 50 Liralık alıyorum” diyenler, benzin hortumunu nereye sokacaklarını şaşırdılar. Sen artık zaten 50 Liralık alamıyorsun, alsan da gidemiyorsun.

     

    Herkes Yalan Söyler de Matematik Asla Yalan Söylemez !!!

     

    Türkiye’de en kolay işlerin en başında Maliye Bakanlığı yapmak var. Ekonominin başına getirdiler Damatı, başladı methiye dizmeye kendi çapında. Hatırlayalım dönemin Maliye Bakanı Berat Albayrak‘ın 2019 Yılında söylediği sözlerini “Ağustos, eylül, ekim aylarında bol bol döviz alıp, 6 liradan 7 liradan, niye? Dolar 10 lira olacak, 15 lira olacak ya, 6-7 liradan toplayalım dolarları, 10-15’ten satarız. Dolar düştü 5 liraya. Bunlar kara kara düşünüyor. Eyvah eyvah. E, ne yapacağız? Şöyle bir kriz çıksa da füze yağsa da şu olsa da bu olsa da dolar yükselse de bir kâr etsek. Çok beklersiniz, hele de seçimden sonra daha çok beklersiniz.”

    Haydi yapalım küçük bir hesap; herkes yalan söylerde Matematik asla Yalan söylemez; O dönem 1000 Dolar alan bir kişi 5000 Lira vermiş oldu. Bugün 1000 Doları bozdurmuş olsa 32 Bin 900 Lira ediyor. 5 Yılda fark 27 Bin 900 Lira…

     

    Gözün Çıksaydı Işığın Arkadan Vursaydı !!!

     

    Dedim ya; Türkiye’de en kolay işlerin başında gelir Maliye Bakanı olmak. Birisi çıktı tiyatroda Uşak rolü oynatsan tam üzerine yakışan birinden… Aslında ara başlığı görünce hatırlamışınızdır. Dönemin bakanı Nureddin Nebati denilen o hünerli bakanı. Adamın gözünden ışık çıkıyormuş… Geçtiğimiz dönemde TRT’de katıldığı canlı yayında Türkiye’nin ekonomik gündemine ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı. Nebati, program sunucusunun son mevduat uygulamasının ardından sonuçlara dair rakamlarını sorması üzerine, “Rakam vermeyeyim şimdi. Gözlerime bakar mısınız? Ne görüyorsunuz gözlerimde? diye sordu.

     

    Sunucu ise “Orada o sevinci görüyorum ama rakamları duymayı isterim. Ekonomi rakam işi” demesi üzerine Nebati şu ifadeleri kullandı: “Ekonomi rakam işi, ekonomi temenni işi, ekonomi güven işi, ekonomi istikrar işi, beklenti işi Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır” diyerek soruya net bir yanıt vermedi. Keşke o gözler görmeyeydi de ışığı da çıkmayaydı. Zaten senin o ışıktan sonra olan oldu ülke ekonomisine.

    Matematik hiçbir zaman yalan söylemez.

    Nebati döneminde Dolar kuru 12,96’dan 20,8’e yükseldi. Yani Nebati Bakan olduğunda 1000 Dolar almış olsaydık 12 Bin 960 Lira’dan, 20 Bin 800 Lira’ya çıkacaktı paramız. 7 Bin 740 Lira kâr edecektik.

     

    Yetiş Şimşek Kurtar Bizi !!!

     

    Ve mevcut Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geldi göreve. Vergiler sıkı denetime girdi. Hatta garsonun bahşişine, kuryenin aldığı paradan vergi dahi alınacağı gündeme geldi. İnsanların alım gücünün düştüğü bir dönemde ona vergi, buna vergi derken, sosyal medyada eleştirel videolar ise çoğalarak devam ediyor. Ayak bastı vergisi, nefes alma verme vergisi, ona vergi buna vergi.

    2023/284 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 03.06.2023 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanan Şimşek; 1 doları 18,89 ile karşıladı. Bugün 23 Temmuz 2024’te ise 1 dolar 32,93 Lira.

    Matematik yine yanılmayacak ve yalan söylemeyecek…

    Şimşek’in bakan olduğu gün 1000 Dolar alan bir kişi 18 Bin 890 Lira ödeyecekti. Bugün o 1000 doları bozdurmuş olsa 32 Bin 900 Lira olarak bozduracak. Aradaki fark 14 Bin 10 Lira.

     

    3 Yıl Boyunca Tasarruf Tedbiri

     

    Türkiye’de en kolay işi yapan Mehmet Şimşek tarafından hazırlanan Tasarruf Tedbirleri kapsamında kamuda 3 yıl boyunca tasarrufa gidildi. Yukarıda da değinmiştim; garsonun bahşişine, kuryenin aldığı paraya vergi düşünen Şimşek acaba neden bu sosyal medya maymunlarının aldığı paradan daha yüksek vergi almıyorsun? Ensafın İBAN larını kontrol ederken, bu elektronik fahişelerin İBAN larını neden kontrol etmiyorsunuz?

     

    Elektronik kerhanelerde kendilerini ifşa eden elektronik fahişelerden neden vergi almıyorsun? Pislik vücutlarını sergileyerek, bilmem nerelerini okşayarak erkeği orgazm eden o elektronik kaltaklardan neden vergi almıyorsun? Neden onların İBAN larını kontrol etmiyorsun? Kara para diye işte tamda o. Zahmetsiz, evinde oranı buranı aç, hatta parmakla karşındaki erkeği mutlu et, orgazm et, senin bulunduğun sözde ajanslar para kazansın, sende para al aylık 20 Bin lira ile 40 Bin lira arasında. Ama sana vergi olmasın… Oh ne alâ…

     

    Sosyal Medya Kullanmak İçin Aylık Para Ödensin!!!

     

    Bırak garsonun bahşişini, adam emek veriyor, gözünü emekçinin cebine dikme Şimşek. Madem ki yapacaksın bir iş buyur sana hesap ve çok kolay yine bir o kadar müthiş bir gelir olur ülkemize… Nasıl olsa çıkar telefonunu diyenler, din elden gidiyah diyenler, Avrupa Bizi Kıskanıyor diyenler bu teklifime karşı çıkmaz. Amma sizde trollerinizden vazgeçin…

    Türkiye’de ortalama olarak rakamlar ve sosyal medya hesapları şöyle….

    57 milyon 900 bin Youtube kullanıcısı,

    55 milyon 700 bin Instagram kullanıcısı,

    34 milyon 400 bin Facebook kullanıcısı,

    32 milyon 200 bin Tiktok kullanıcısı,

    20 milyon 400 bin X kullanıcısı,

    16 milyon 600 bin Snapchat kullanıcısı,

    14 Milyon Linkedin kullanıcısı var.

     

    Bak Mehmet Şimşek!!! Matematik yalan söylemez… Gel sen her sosyal medya hesabı için 250 Lira aylık para topla böylelikle sosyal medyayı hak etmeyen süprüntüler aradan çıkar… İyimser olarak hepsini yarı yarıya düşürelim. Çünkü işin içinde para gidecek…

    Youtube 24 Milyon kişiye düşsün     = 24 000 000 x 250 Lira = 6 Milyar Lira

    İnstagram 23 Milyon kişiye düşsün = 23 000 000 x 250 Lira = 5 Milyar 750 Milyon Lira

    Facebook 17 Milyon kişiye düşsün = 17 000 000 x 250 Lira = 4 Milyar 250 Milyon Lira

    Tiktok 16 Milyon kişiye düşsün = 16 000 000 x 250 Lira = 4 Milyar Lira

    X 10 Milyon kişiye düşsün = 10 000 000 x 250 Lira = 2 Milyar 500 Milyon Lira

    Snapchat 5 Milyon kişiye düşsün = 5 000 000 x 250 Lira = 1 Milyar 250 Milyon Lira

    Linkledin 5 Milyon kişiye düşsün = 5 000 000 x 250 Lira = 1 Milyar 250 Milyon Lira.

    Toplamda kaba taslak aylık sosyal medya geliri ülkemize 25 Milyar Lira.

    Bunu yıllığa çevirdiğimizde 300 Trilyon lira para eder. Al sana şahlanma dönemi.

     

    Hem böylelikle sosyal medyada muhalefeti azaltırsın, trollerin yok olur, önüne gelen sosyal medya kullanamaz, dezenformasyon ile müthiş bir şekilde verimlilik artar, hemde hep birlikte ülkemizi kalkındırırız.

    Devamını Oku
    Konuşma Başlat
    1
    WhatsApp İhbar
    Merhaba
    Size nasıl yardımcı olabilirim?