Armağan Şen

Armağan Şen

23 Temmuz 2024 Salı

    Sosyal Medya Üyeliğinden Para Alınsın

    Sosyal Medya Üyeliğinden Para Alınsın
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Seçimler bitti, seçimler öncesi “Ne istedinizde Vermedikten” sonra başladık geçim derdiner. Sabah uyanıyorsun, yağa zam, peynire zam, bulgura zam. Kısaca küçük küçük zamcıklar oluyor devasal zam… Öğlen gidiyorsun ofisine; kiraya zam, çaya zam, şekere zam… Akşam evine varıyorsun; ev kirasına zaaaammm… Gece yatmadan girsin bir zam daha derken, alım gücün düştü. ” Yeriz ekmek soğan, yedirmeyiz Erdoğan” diyenler bugün kendi kendilerini yemeye başladılar. Benzine zam geldiğinde “Benim için farketmez ben zaten 50 Liralık alıyorum” diyenler, benzin hortumunu nereye sokacaklarını şaşırdılar. Sen artık zaten 50 Liralık alamıyorsun, alsan da gidemiyorsun.

     

    Herkes Yalan Söyler de Matematik Asla Yalan Söylemez !!!

     

    Türkiye’de en kolay işlerin en başında Maliye Bakanlığı yapmak var. Ekonominin başına getirdiler Damatı, başladı methiye dizmeye kendi çapında. Hatırlayalım dönemin Maliye Bakanı Berat Albayrak‘ın 2019 Yılında söylediği sözlerini “Ağustos, eylül, ekim aylarında bol bol döviz alıp, 6 liradan 7 liradan, niye? Dolar 10 lira olacak, 15 lira olacak ya, 6-7 liradan toplayalım dolarları, 10-15’ten satarız. Dolar düştü 5 liraya. Bunlar kara kara düşünüyor. Eyvah eyvah. E, ne yapacağız? Şöyle bir kriz çıksa da füze yağsa da şu olsa da bu olsa da dolar yükselse de bir kâr etsek. Çok beklersiniz, hele de seçimden sonra daha çok beklersiniz.”

    Haydi yapalım küçük bir hesap; herkes yalan söylerde Matematik asla Yalan söylemez; O dönem 1000 Dolar alan bir kişi 5000 Lira vermiş oldu. Bugün 1000 Doları bozdurmuş olsa 32 Bin 900 Lira ediyor. 5 Yılda fark 27 Bin 900 Lira…

     

    Gözün Çıksaydı Işığın Arkadan Vursaydı !!!

     

    Dedim ya; Türkiye’de en kolay işlerin başında gelir Maliye Bakanı olmak. Birisi çıktı tiyatroda Uşak rolü oynatsan tam üzerine yakışan birinden… Aslında ara başlığı görünce hatırlamışınızdır. Dönemin bakanı Nureddin Nebati denilen o hünerli bakanı. Adamın gözünden ışık çıkıyormuş… Geçtiğimiz dönemde TRT’de katıldığı canlı yayında Türkiye’nin ekonomik gündemine ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı. Nebati, program sunucusunun son mevduat uygulamasının ardından sonuçlara dair rakamlarını sorması üzerine, “Rakam vermeyeyim şimdi. Gözlerime bakar mısınız? Ne görüyorsunuz gözlerimde? diye sordu.

     

    Sunucu ise “Orada o sevinci görüyorum ama rakamları duymayı isterim. Ekonomi rakam işi” demesi üzerine Nebati şu ifadeleri kullandı: “Ekonomi rakam işi, ekonomi temenni işi, ekonomi güven işi, ekonomi istikrar işi, beklenti işi Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır” diyerek soruya net bir yanıt vermedi. Keşke o gözler görmeyeydi de ışığı da çıkmayaydı. Zaten senin o ışıktan sonra olan oldu ülke ekonomisine.

    Matematik hiçbir zaman yalan söylemez.

    Nebati döneminde Dolar kuru 12,96’dan 20,8’e yükseldi. Yani Nebati Bakan olduğunda 1000 Dolar almış olsaydık 12 Bin 960 Lira’dan, 20 Bin 800 Lira’ya çıkacaktı paramız. 7 Bin 740 Lira kâr edecektik.

     

    Yetiş Şimşek Kurtar Bizi !!!

     

    Ve mevcut Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geldi göreve. Vergiler sıkı denetime girdi. Hatta garsonun bahşişine, kuryenin aldığı paradan vergi dahi alınacağı gündeme geldi. İnsanların alım gücünün düştüğü bir dönemde ona vergi, buna vergi derken, sosyal medyada eleştirel videolar ise çoğalarak devam ediyor. Ayak bastı vergisi, nefes alma verme vergisi, ona vergi buna vergi.

    2023/284 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 03.06.2023 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanan Şimşek; 1 doları 18,89 ile karşıladı. Bugün 23 Temmuz 2024’te ise 1 dolar 32,93 Lira.

    Matematik yine yanılmayacak ve yalan söylemeyecek…

    Şimşek’in bakan olduğu gün 1000 Dolar alan bir kişi 18 Bin 890 Lira ödeyecekti. Bugün o 1000 doları bozdurmuş olsa 32 Bin 900 Lira olarak bozduracak. Aradaki fark 14 Bin 10 Lira.

     

    3 Yıl Boyunca Tasarruf Tedbiri

     

    Türkiye’de en kolay işi yapan Mehmet Şimşek tarafından hazırlanan Tasarruf Tedbirleri kapsamında kamuda 3 yıl boyunca tasarrufa gidildi. Yukarıda da değinmiştim; garsonun bahşişine, kuryenin aldığı paraya vergi düşünen Şimşek acaba neden bu sosyal medya maymunlarının aldığı paradan daha yüksek vergi almıyorsun? Ensafın İBAN larını kontrol ederken, bu elektronik fahişelerin İBAN larını neden kontrol etmiyorsunuz?

     

    Elektronik kerhanelerde kendilerini ifşa eden elektronik fahişelerden neden vergi almıyorsun? Pislik vücutlarını sergileyerek, bilmem nerelerini okşayarak erkeği orgazm eden o elektronik kaltaklardan neden vergi almıyorsun? Neden onların İBAN larını kontrol etmiyorsun? Kara para diye işte tamda o. Zahmetsiz, evinde oranı buranı aç, hatta parmakla karşındaki erkeği mutlu et, orgazm et, senin bulunduğun sözde ajanslar para kazansın, sende para al aylık 20 Bin lira ile 40 Bin lira arasında. Ama sana vergi olmasın… Oh ne alâ…

     

    Sosyal Medya Kullanmak İçin Aylık Para Ödensin!!!

     

    Bırak garsonun bahşişini, adam emek veriyor, gözünü emekçinin cebine dikme Şimşek. Madem ki yapacaksın bir iş buyur sana hesap ve çok kolay yine bir o kadar müthiş bir gelir olur ülkemize… Nasıl olsa çıkar telefonunu diyenler, din elden gidiyah diyenler, Avrupa Bizi Kıskanıyor diyenler bu teklifime karşı çıkmaz. Amma sizde trollerinizden vazgeçin…

    Türkiye’de ortalama olarak rakamlar ve sosyal medya hesapları şöyle….

    57 milyon 900 bin Youtube kullanıcısı,

    55 milyon 700 bin Instagram kullanıcısı,

    34 milyon 400 bin Facebook kullanıcısı,

    32 milyon 200 bin Tiktok kullanıcısı,

    20 milyon 400 bin X kullanıcısı,

    16 milyon 600 bin Snapchat kullanıcısı,

    14 Milyon Linkedin kullanıcısı var.

     

    Bak Mehmet Şimşek!!! Matematik yalan söylemez… Gel sen her sosyal medya hesabı için 250 Lira aylık para topla böylelikle sosyal medyayı hak etmeyen süprüntüler aradan çıkar… İyimser olarak hepsini yarı yarıya düşürelim. Çünkü işin içinde para gidecek…

    Youtube 24 Milyon kişiye düşsün     = 24 000 000 x 250 Lira = 6 Milyar Lira

    İnstagram 23 Milyon kişiye düşsün = 23 000 000 x 250 Lira = 5 Milyar 750 Milyon Lira

    Facebook 17 Milyon kişiye düşsün = 17 000 000 x 250 Lira = 4 Milyar 250 Milyon Lira

    Tiktok 16 Milyon kişiye düşsün = 16 000 000 x 250 Lira = 4 Milyar Lira

    X 10 Milyon kişiye düşsün = 10 000 000 x 250 Lira = 2 Milyar 500 Milyon Lira

    Snapchat 5 Milyon kişiye düşsün = 5 000 000 x 250 Lira = 1 Milyar 250 Milyon Lira

    Linkledin 5 Milyon kişiye düşsün = 5 000 000 x 250 Lira = 1 Milyar 250 Milyon Lira.

    Toplamda kaba taslak aylık sosyal medya geliri ülkemize 25 Milyar Lira.

    Bunu yıllığa çevirdiğimizde 300 Trilyon lira para eder. Al sana şahlanma dönemi.

     

    Hem böylelikle sosyal medyada muhalefeti azaltırsın, trollerin yok olur, önüne gelen sosyal medya kullanamaz, dezenformasyon ile müthiş bir şekilde verimlilik artar, hemde hep birlikte ülkemizi kalkındırırız.

    Devamını Oku

    15 Temmuz Sizin Eseriniz

    15 Temmuz Sizin Eseriniz
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    TEKRAR 2022 yılında yayınlanan yazının düzenlenerek 2024 yılı hali

     

    Takvimler 15 Temmuz 2016’yı gösteriyordu. Gündüz saatlerinden gece saatlerine kadar her şey normaldi. “Ne istedin de Vermedik” dediğiniz yaratığın arkasından giden beyinsizlerin hainlik yapacağını hiç kimse kestiremezdi.

    Gece saatlerinde Ankara, İstanbul gibi illerimizde hareketli dakikalar başlıyor milletin silahını millete doğrultuluyor. Ajanslar son dakika haberi geçiyor, TRT’de bildiri okunuyor ve ne olduğu anlaşılıyor.

    Ne İstedin de Vermedik” sözlerinden “Allah ocaklarına ateş düşürsün” sözlerine geldiğimizde birlik ve beraberlik simgeleri, sözleri ve korkusuzca dışarıya çıkan bir millet ki; adı “TÜRK MİLLETİ’nden” başkası olamazdı dünyada.

     

    Özledik Seni Ey Muhterem Hocam” sözlerinden “Pensilvanya’daki Hain Fethullah Gülen” sözlerine dönüştürülen 15 Temmuz’a gelen süreci işleyelim…

     

    Yüce Türk Milleti’nin bağımsızlığı ve kalbi olan TBMM’de 2011 yılında kürsüden “Bir gün Fethullah Gülen başınıza bela olacak. Ben rahatım. Benim düşüncelerim belli” diyen Kamer Genç’ten başkası olamazdı.

    Bu konuşmaların ardından birisi çıkıp kürsüde “Fethullah Gülen Bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir” sözlerinden 15 Temmuz 2016’da bombalanan meclisimizden bahsediyorum… İşte bunların eseri 15 Temmuz…

    Sözde Türkçe Olimpiyatlarında “Bugün Hoca efendiye sahip çıkmasaydınız” sözlerinden, Terörist Gülen’in kardeşi Hasbi Nidai Gülen’in Erzurum’daki cenaze törenine  katılanlardan “ben ne örgüt elemanı Feto’yu görmüşüm, ne de yurtlarında kalmışlığım yok” diyenlerin eseridir 15 Temmuz.

     

    Fethullah Gülen Hoca efendimize Şükranlarımı sunuyorum” sözlerinden, Ankara’ya atılan bombalardan sonra “Gülen’i hoca olarak biliyordum. İhaneti bilmiyordum” sözlerine dönüştürenlerin eseridir 15 Temmuz…

    Katil Amerika’da bulunan ininde Başörtülü fotoğraflar paylaşanların ve 15 Temmuz sonrasında meydanlarda birlik ve beraberlikten bahsedenlerin eseridir 15 Temmuz…

    Hoca Efendi şöyle iyi, böyle iyi” “Allah için din öğretiyor, hizmet edelim” diyenlerden “Allah Belasını versin Fethullah Gülen’in” diyenlere dönüşenlerin eseridir 15 Temmuz…

     

    Din Elden Gidiyah” diyenlerin suçsuz, günahsız, hiçbir şeyden haberi olmayan silah dahi doğrultmayan “Abi ne olur çekme annem üzülür” diyen gözü yaşlı Türk Askerini boğmaya çalışanların eseri 15 Temmuz…

    Hocaefendi’nin gazetesini alalım” diyenlerden “O….Çocuğu Fethullah Gülen” diyerek sosyal medyada paylaşanların gizlemeye çalıştığı eserdir 15 Temmuz…

    15 Temmuz 2016 tarihinde meydanlardan birden fazla bayrak sallayan ama ne hikmetse onların gözaltına alındığı, kimilerinin tutuklandığı, kimilerinin ise soruşturmalarının süren kişilerin eseri 15 Temmuz…

    Türkçe Olimpiyatlarında boy gösterenlerin, afişlerini basanların; sonrada “Ben zaten biliyordum bunun hain olduğunu o yüzden hiç destek” vermedim diyerek 360 derece dönenlerin, kıvıranların, soysuzların, şerefsizlerin eseri 15 Temmuz…

     

    “Çocuğum üniversite okuyor, kalacak yeri yok. Buraya gitsin de dinini öğrenir” diyerek çocuğuna dini temel bilgilerini öğretmekten aciz ama dışarıda “Din elden gidiyah” demekten kendini alamayan asalak beyinlerin eseri 15 Temmuz…

    “Çocuklarınızı Muhterem Hoca’nın okullarına gönderin, dershanelerine yollayın” diyenlerden, 2014 yılında ayakkabı kutularında çıkan paralar sonrasında düşman olanların eseri 15 Temmuz…

    2015 yılına kadar Aksaray’da okullarına bir işlem yapmayan, daha sonra ise kameralar karşısında show yapmayı esirgemeyen birilerinin eseri 15 Temmuz…

    “Allah Razı olsun muhterem hocaefendi’den” diyenlerden “Allah belasını versin FETÖ’nün piçlerinin” diyenlere dönüşenlerin eseridir 15 Temmuz…

     

    Kızının evinde dökümanlar bulunan ama ‘kendisine ait olduğunu söyleyen, fakat bir türlü işlem yapılmayan’ gazetecilerin, FETÖ Terör Örgütü’nün AGİAD isimli derneğine üye olup işlem yapılmayan gazetecilerin, FETÖ bağlantılı sitelerde makaleler yayınlananların ama soruşturma dosyaları savcılıkta bekleyenlerin ve hâlâ görevlerine devam eden akademisyenlerin eseridir 15 Temmuz…

    2021 yılında ‘Pazarcı Teyzeyi’ FETÖ’den suçlayanların, ama geçmiş dönemde bir idarecinin yaptığı soruşturmada ismi geçen ve cevap verilmeyen hatta bir dönem Kurum Müdürlüğü yapanların olduğu bir 15 Temmuz…

    Aksaray’da gazetecilere gelinmeden soruşturma biten 15 Temmuz işte…

     

    Kısacası 15 Temmuz; Din ve Devlet işlerinin birbirinden ayrılmadığı, adı ne olursa olsun Cemaat, Dergâh, Camiya, Dernek… vb bunların tepelerine sert bir yumruk indirilmezse, 2016’da FETÖ, ilerleyen yıllarda “SÜTÖ” “METÖ” sadece adları değişir…

     

    Rahmetli Kamer Genç’in dediğine benzer bir cümle söylemek isterim; “Bir gün bu cemaatler başınıza bela olacak. Ben rahatım. Benim düşüncelerim belli”

    15 Temmuz programına davet edildim. Ama;

    Türkiye tarihinde ilk defa Cumhurbaşkanı olmadan kutlanan ve 30 Ağustos 2002 yılında kulağındaki rahatsızlık sonucunda Zafer Bayramına katılmayan dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gibi bu yıl düzenlenen 15 Temmuz programına a ayağımdaki rahatsızlık sonucunda ne yazık ki katılamamıştım 2022 yılında.

     

    2023 yılında ise diş ağrım nedeniyle meydana bir arkadaşa bakıp çıktım… Diş ağrısı program alanında kalmama çok engel oldu.

    2024 yılında yine diş ağrım tuttu ilginçtir ve yine olmayacağım meydanlarda 🙂

    Umut ediyorum ki MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün 29 Ekim 1923 de kurduğu TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI da daha coşkulu kutlanacağı günleri umutla bekliyorum…

    Yazımı Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün o anlamlı sözü ile son vermek isterim…


    “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat,medeniyet tarikatıdır..”

    Anlayana bir ömür kılavuz, anlamayanın beynine sokmak isterim bu sözü….

    Devamını Oku

    Vatansız Orostopollar

    Vatansız Orostopollar
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    4 Temmuz 2019 Tarihinde Yazdığım “VATANSIZLARIN İSTİLASINDAYIZ” başlıklı Köşe Yazımı güncelleyerek yayınlamak istedim tekrardan…

    Yol geçen Kervanhanı gibi oldu ülkemiz. Savaştan kaçan “VATANSIZLARI” “YÜREKSİZ KORKAKLARA” kucak açıyoruz…

    Ülkemizin dört bir yanında yaşanan yabancı istilasına elbette şehrimizde sessiz kalmaz… Sağına döndüğünde “Afganlı”, Soluna döndüğünde “Suriyeli”….

     

    Haydi kısa bir yolculuk yapalım şehrimizde…

    Aksaray Lisesinin önünden çıktık yola; sağımız Aksaray’lı esnaf, solumuz Aksaray’lı esnaf…

    Geldik Belediye önüne…. Tabelada “TC AKSARAY BELEDİYESİ”yazıyor ve ilerliyoruz Belediyenin yan giriş yerindeki dinlenme alanlarına…Sırayla Ahmet Amca, Mehmet Amca, Fatma abla oturuyor….

     

    Haydi bir de Ulu Cami önüne geçelim….BİRİNCİ SINIR KAPISI

    Salıncak gözümüze çarpıyor bir bakalım salıncakta kim var….

    Vatan Topraklarını Bırakıp Kaçan ne konuştukları bile belli olmayan, sesleri gür çıkan “VATANSIZ” AFGAN Uyruklularla karşılaşıyoruz…

    Ulu Cami’nin tuvalet kısmına doğru ilerleyelim… Eğer vakit ikindiye kadar ise sıkıntı yok tanıdık simalar var…

    Ama İkindi vaktinden sonra ise bakın bakalım kimler var…Salıncakta görüp yüksek sesle konuşan “VATANSIZ” AFGANLILAR yer almakta… Hem de gruplar halinde….

    PTT mevkine doğru ilerleyelim Ulu Cami önünden… Çimlerde yer alan “VATANSIZ” Suriyeliler de çimlerde yerlerini almış….

    Bir tarafta “Vala Vula Cala Cula” ile konuşan “VATANSIZ”Afganlılar… Diğer tarafta “Dala la, Lala la” konuşan “VATANSIZ” Suriyeliler…

    İşte orada bir TÜRKİYE CUMHURİYET’i yurttaşı gördüğünüzde neredeyse boynuna sarılıp öpesiniz gelir. Düşünün Aksaray’da mülteci konumundasınız…

     

    İlerleyelim ana cadde üzerinden… Sağına dön; “Lan akşam okeyde nasıl yendik” diyen, soluna dön “Çok yoğunum biran önce işimi bitireyim”diyen, arkandan gelen ve telefonla konuşan “Aşkım napıyorsun” diyen önünde yürüyen ise “Anne nerede bekliyorsunuz” ifadelerini kullanan yurdum insanı….

    Geldik Vilayet Önü…. İKİNCİ SINIR KAPISI….

    Biraz ilerle BELNET’in olduğu noktalardaki oturaklara bak bakalım kimler var….“Vala Vula Cala Cula” ile konuşan “VATANSIZ” Afganlılar…Sanırsın adamlar orayı işgal etti…Dik dik bakışları ve bağırarak konuşmaları sürü halinde gezmeleri… Bazen iç geçirirsin “Lan acaba biz onların ülkesinde miyiz?” diye…

     

    Devam edelim Eski Sanayi Caddesinde Yurdum İnsanının koşuşturmalarını, esnafın sohbetini, kaldırıma konan malzemeler, kaldırımda yer yoksa yolda da yürürüz… Korna sesleri ile geldik Nora City Kavşağına…

    Eski Silolar’ın yıkıldığı yere yapılan parkaaaaa….Hayırlı işler hepimize…ÜÇÜNCÜ SINIR KAPISI….

    Park’ın girişinde karşılar resimleri ile Türk Büyükleri ve kısa hayatları… Karşılar bizleri Türk Büyükleri… Ancaaaaakkkk sağına soluna bakmazsan…

    Bakarsan ne mi var…. Ooooo!!! Neler yok ki…. BİRİNCİ SINIR KAPISINDA YAŞADIĞIMIZ MANZARA VAR….

    Bir tarafta “Vala Vula Cala Cula” ile konuşan “VATANSIZ” Afganlılar… Diğer tarafta “Dala la, Lala la” konuşan “VATANSIZ” Suriyeliler…Arada birde “Lala lolo lay lo” diyen Somaliler….

    İnsan kendi şehrinde kendi vatanında MÜLTECİ Gibi Hissediyor…

     

    Şimdi bu yazımı okuyan birçok yurttaşım “Ağzına Sağlık Armağan” derken, bazı Öküz Altında buzağa arayanlarda takıldığı iki nokta vardır…

    Birincisi “VATANSIZ” kelimesine, ikincisi “Din Kardeşlerimize Ağır Konuşuyor” diye…

    “VATANSIZ” kelimesine şöyle açıklık getireyim; “TÜRKİYE CUMHURİYET’İ sınırları içerisinde hastanede muayene olan AFGAN Uyruklulara VATANSIZ İbaresi kullanılıyor. Buradan altını çizeyim…”

    Bir diğer takılı kalınacak noktada “Din Kardeşlerimize Ağır Konuşuyor” diyenleri de duyar gibi oldum…

    Şehrimizde yoğun olarak Afganlı, Suriyeli, İranlı ve Somali uyruklu kişiler var. Bundan 5-6 yıl öncesine kadar Somalilerinde günümüzdeki Afganlılardan farkı yoktu…

    Ancak “Din Kardeşi Olmadığımız” Hristiyan olan İranlılar’ın bir kere bir olaya karıştığını ya da huzursuzluk verdiğini hiç gördünüz mü? Düşünün… Bu işin dinle alakası yok.

     

    Yukarıda okuduğunuz yazıyı 5 yıl önce yazmıştım. Şimdi 2024 yılında ise benim düşüncem aynı ama bazıları en azından yanlıştan dönerek bu vatansızların misafirliklerinin çok olduğunu söylüyor. Memnun oldum.

     

    Şimdi 2020 yılına dönelim, hatırlayacağınız üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından alınan karar ile ülkemizde bulunan VATANSIZLAR için Yunanistan kapısı açılmıştı. O günkü manzaraları hatırlarsanız, Türkiye’den giden bazı VATANSIZLAR; yıllardır ekmeğini yedikleri ülkemiz için ağır sözler kullanmışlardı. Bu olaylardan 4 yıl sonra KANSIZ VATANSIZ OROSTOPOLLAR, yine şaşırtmadılar. Yedikleri kaba pisleyen bu ŞEREFSİZ KANI BOZUKLAR, geçtiğimiz hafta haber kanallarına yansıyan görüntülerde ŞANLI TÜRK BAYRAĞIMIZI yakarak, resmi plakalı araçlar içerisindeki memurlarımıza saldırmaları açıkça bizleri hiç şaşırtmadı. Avrupa 2024 Kupa son 16 Turunda Avusturya ile oynadığımız karşılaşmada Avusturya’yı destekleyen bu OROSTOPOLLAR her zaman ki ŞEREFSİZLİKLERİNİ ortaya koymaktan çekinmediler.

     

    Avrupa 2024 Kupası derken, UEFA tarafından Milli Futbolcumuz Merih Demiral’ın yaptığı Bozkurt işareti sonrasında soruşturma başlatmasına da kısaca değinmeden geçmeyeceğim. Bugün o hareket için soruşturma başlatanlar, zamanında dedelerimiz tarafından bozguna uğratılan alçakların torunları olduğunu biliyoruz. Bin Yıllık bir tarihi olan TÜRK’ün simgesi elbette Bozkurt işareti olacak. Sizler maçlara girerken hac işaretini benimseyen artı işaretini yaparken birşey yok da, bizim çocuklar Bozkurt yapınca mı zorunuza gitti. Aslında sizi de çok iyi anlıyorum, yıllar önce dedelerinizi bozguna uğratan dedelerimiz iken, yıllar sonra o bozkurtların çocukları sizi her kulvarda yendiği için zorunuza gitmesi normaldir.

    İnşallah Milli Takımımız Hollanda’yı yenerek adını çeyrek finale yazdırdığında stat ortasında bütün futbolcularımız bozkurt işareti ile selamlasın seyircileri, Siz Hepiniz BİZ TÜRK.

     

    Kayseri’de yaşanan üzücü olay sonrasında halkın uyanışı ile VATANSIZLARA tepki artarak devam ederken, hâlâ bu VATANSIZLARI savunanları ise adeta akıl tutulması ile izlemekteyim. Madem ki; bu kadar çok seviyorsunuz o sözde din kardeşlerinizi alın evinizde besleyin KANSIZ, OROSTOPOLLARI…

    Madem ki; ülke olarak TASARRUF TEDBİRLERİ uyguluyoruz ve ülkemize hem tasarruf hem de para lazım ise işte bir çözüm, öyle garsonun aldığı bahşişten, kuryenin aldığı ücrete kadar vergi düşünen beylere küçük bir önerim;

    Bu VATANSIZLARIN ülkemizde bulunan ev, araba, işyeri gibi taşınmazlarına, banka hesaplarına ve üzerlerindeki ziynet eşyalarına devlet olarak el konularak, bu OROSTOPOLLARIN derhal ülkemizden kovulması en güzel sıcak para kaynaklarından birisidir.

    Yazımı o güzel slogan ile tamamlamak isterim;
    ÜLKEMDE MÜLTECİ İSTEMİYORUM…

     

     

    Devamını Oku

    Elektronik Fahişeler Yuvalar Yıkıyor

    Elektronik Fahişeler Yuvalar Yıkıyor
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Son yıllarda artık normalleşmeye girdi telefonda mastürbasyon fantazileri. Hatta bu seks fantazileri üzerinden para kazanan sözüm ona ajanslarda mantar gibi üremeye başladı. Kendilerince bir şirket kurup adına da ‘Ajans’ diyerek, birçok kadına iş imkanı sunan bu kan emiciler, bünyelerine kattıkları kadınlara da ‘Model‘ olarak adlandırılıyor. Aslında birçok ailenin yapısını temelden sarsan bu kan emicilere karşı neden hiçbir kurum işlem yapmıyor merak konusu adeta.

     

    Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin yakından takip ettiği ‘Müge Anlı İle Tatlı Sert‘ programında da bu tür programlardan kısmen bahsedilmişti. Özellikle kadınlarla sohbet ve o ortamda adına ‘Show‘ dedikleri, telefonda görüntülü seks yapılarak, sözde modellerin hesabına ‘Coins’ adı verilen kazanç sağlayarak haftalık 3 Bin Lira ile 15 Bin Lira arasında para kazancı sağlanıyor. (Bu rakam bedenlerini tanımadıkları insanlara sunanlar için. Adeta bir nevi Elektronik Fahişeler için) 

     

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in garsonların bahşişlerinden bile vergi alacağı düşüncesi konuşulurken, geçtiğimiz haftalarda kafe işletmelerine Vergi Dairesi tarafından adeta baskınlar düzenlenirken, bu sözde Ajanslar (Elektronik Pezevenkler) ve Modeller (Elektronik Fahişelerin) hesapları neden inceleme altına alınmıyor?

    Haftalık yattıkları yerden aldıkları paraları yukarıda yazdım. Kabataslak bir hesap yapılsa Elektronik Fahişelerin Aylıkları 15 Bin lira ile 60 Bin lira arasında değişiyor. Vergi vermeyen bu fahişeler, aynı zamanda sigortalı olmadıkları içinde zaman zaman belediyelerden, sosyal hizmetlerden yardım bile alıyor.

     

    Elektronik Kerhane olarak adlandırılan bu programlarda modeller (Eltronik Fahişe), ajanslar (Elektronik Pezevenk), müşteri olan erkekler ise Elektronik KERİZ olarak kullanıcılar arasında dalgası bile oluyor.

     

    Livu, Tumile, Holla, MatchPub gibi birçok program görüntülü sohbet etme olanağı sağplarken, işte o kan emici ajanslar, kendi bünyelerinde çalışan sözde Model olanlara ise kazandıkları sözde coinsler karşılığında ödeme yapıyor. Her programın ve ajansın ödeme günleri zaman zaman değişse de Elektronik Fahişelere ödemeler Cuma günleri yapılıyor.

    Yine bu programlar birçok sosyal medyada reklamlar verilerek, yeni Fahişeleri ve yeni kerizleri avlama peşinde.

     

    Model olarak adlandırılan Elektronik Fahişeler ile ajans olarak adlandırılan Elektronik Pezevenkler haftada bir kez 1 saat süren WhatsApp guruplarından görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmelerde ajans çalışanları bu gruplarda genelde bayanları, Modeller ile konuşturarak halk deyimi ile gaz vererek “Haydi prensesler, güzeller, bu hafta daha iyi çalışın, daha farklı gösteriler suınun” gibi motive sözleri veriliyor.

     

    Öte yandan bu programlarda çalışanların %50’sinin medeni hali dul olarak gözlemlenirken bu kişilerin birçoğunun nafaka ve ya devlet kurumlarından yardım aldıkları ortaya çıkarken, %25’inin evli olduğu ancak eşinin bilmediği yine %25’inin ise 18-28 yaş arası bekar bayanlardan oluşurken, ailelerinin ise bu tür programlarda çalıştıklarını bilmedikleri öğrenildi.

     

    İşte Bir Kullanıcının İtirafı;

    Livu ve Tumile programlarının ortak modeller tarafından yapıldığı aşikarken, bu programlarda Yağmur Aksu kullanıcı adı ile model olarak çalışan kadının acı itirafını harfi harfine size aktarıyorum; “Programda asla hiç kimse gerçek adını, işini, şehrini söylemez. Birçok erkek bizleri eşeleşme ile bulur ve oradan özel sohbete geçeriz. Özel sohbete geçildiğinde ilk 30 saniye model, müşteri (erkek) ve ajans yetkilisi yer alır. 30 saniye sonrasında ise ajans yetkilisi konuşmadan çıkar. Ama şunu ekleyeyim her an istediği zaman tekrar o özel konuşmaya gelebilir. Bunu müşteri anlamaz. Birçok erkek ile sohbet ederken, birçok erkekte adına show dediğimiz telefonda mastürbasyon fantazisi uygulanır. Tabiki bunlara bazen müşteri tarafından hediyelerde eklenir.

    Bizler model olarak arandığımız dakika ve aldığımız hediyelerden kazanç sağlarız. Aylık 20 ile 25 Bin arasında para kazanırım. Vergisi yok, algısı yok, başından patron yok. (Gülerek) İş yerin internetin çektiği her yer diyebilirim.

     

    Benim gerçek ismim S.V. 2 kere evlilik yaptım boşandım, Ankara’da yaşıyorum. Bir tane kızım var. O’da babasında kalır. Mesleğim yok ama aileme ise hastanede temizlik işçisi olarak çalıştığımı söylüyorum. Ankara büyükşehir nasıl olsa, hangi hastanede çalıştığımı söylemediğim için rahatım. Tek yaşıyorum. Ankara Büyük Şehir Belediyesi tarafından yatırılan ihtiyaç sahipleri için seçim öncesine kadar 1000 Lira ama şimdi 1500 Lirayı buluyor.

     

    Ama programda kendimi Yağmur Aksu olarak tanıtırım. Kendimi burada hemşire olarak tanıtırım. Bu programa şahsi fotoğraflarımızı da yükleriz. Burada mümkün mertebe kimseye telefon numaramızı yada kişisel verilerimizi vermeyiz. Ama ben burada 1 erkekle defalarca kulübe giderek alkol aldım, yemek yedim. Tabii ki hesabı o keriz ödedi. Diğer birisi ise oyuncak ayıları sevdiğim için ona 3 tane büyük oyuncak ayıcık aldırdım. Birisi ile buradan tanışarak sevgili oldum. Ona show yapmadığımı söyledim ve birgün burada sevgilime show yaparken yakalandım. Bir süre girmedim. Ama dayanamadım tekrar programa girdim, sevgilimden ayrıldım. Çünkü buradan para kazanmak çok kolay ve karışanım yok.

     

    Erkekler Bize Göre Keriz!!!

    Programda müşteri olarak tanımladığı ve onların sayesinde para kazanan Yağmur Aksu isimli kullanıcı buraya giren erkekleri ise (KAHKAHA ATARAK söylüyor) keriz, ezik, pislik, köpek gibi görüyoruz. Hiçbir zaman gerçek hayatımızla ilgili bilgi vermezken, aynı şehirde yaşadığım ve biraz olsun kanım ısındıysa onunla reel görüşüyorum. Zaman zaman evime de aldıklarım oldu. Ama en çok dışarıda görüşerek onlara içtiğim alkollerin, yediğim yemeğin parasını ödetiyorum.

     

    Birçok müşteri olan kullanıcı erkekler evli. Ama benim için problem değil. Çünkü ben onlarla sohbet ederken yada onları boşaltırken sonuç olarak yatmıyorum. Birçok gerizekalı enayi aylık 50 Bin Lira kadar coins yüklemesi yapabiliyor. Amaç onları ne kadar çok özelde tutarsam o kadar çok paralarını kazanırım. Zaman zaman show yaparken farklı isteklerde de bulunanlar var. Burada çok ilginç teklifler de alıyorum. Kimisi ev açmayı istiyor, kimisi ise birlikte yaşayalım diyor. Yada kimisi de küfür ediyor ve ya ailesi ile sorunlarını da anlatan var.

    Hatta burada Model olarak çalışan kadınların (Elektronik Fahişelerden Bahsediyor) bir kısmı evli, birçoğu dul, bazıları ise bekar. Ama hiçbirinin ailesi burada çalıştığını bilmiyor. Bilseler zaten kimse izin vermez. Ama burası bir geçim kaynağı bizler için. Güzel parası var. Evet show yapıyorsunuz, ama orosbu değilsin. Çünkü kimseyle yatmıyorsun…

     

    Aileler Dikkat!!!

    Yağmur Aksu isimli kullanıcı, evli eşlerin telefonlarını kontrol ederek bu tür programların olup olmadıklarına baksınlar. Birçok erkek buradaki kadınlar yüzünden yuvalarını yıktılar. Açıkçası ben kimsenin yuvasını yıkmadım, ama birçok enayinin parasını yedim. Onlarda girmeselerdi bu programa. Anne-babalar kızlarının telefonlarını kontrol etsinler, bu programda çalışıyor olabilir.

    Devamını Oku

    İlk Dersimiz Yanlışa Yanlış

    İlk Dersimiz Yanlışa Yanlış
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Geçtiğimiz hafta Aksaray Son Dakika (ASD) Haber merkezinde  şahsım tarafından yapılan Özel Haber’de Aksaray P…. Gazetesi İmtiyaz Sahibi Bilal B.’nin telefonda mastürbasyon yaptığı iddia edilen fotoğraf ile haber yayınladık. Bu haberin üzerinden 2 hafta geçmesine ve Bilal B. tarafından mahkemece alınan yayın yasağına rağmen yankıları devam ederken, Cumhuriyetimiz’in 101’inci yılında ASÜ İletişim Fakültesi Cumhuriyetin 100’üncü yılı adı altında Basın Etkinlikleri düzenlemek istedi.

     

    Türk Örf, Adet ve Gelenekleri dışında, ahlâken uygun olmayan şekilde görüntülenen ve Aksaray kamuoyunda gazeteci Bilal B.’nin telefonda mastürbasyon yaptığı iddia edilen fotoğrafı gündemde konuşulurken, ASÜ İletişim Fakültesi tarafından öğrencilere panel olarak düzenlenen programa davet etmesine birçok kesimden cılız tepkiler gelirken, bazı meslektaşlarımızın kafalarını kuma gömerek sözde tepki verirken, Aksaray Son Dakika (ASD) Haber merkezi olarak yine  gür sesimizle “Yanlışa, Yanlış. Doğruya, Doğru” demeyi kendimize borç bilerek yine yanlışa sessiz kalmadık.

     

    Bu yazıyı kaleme aldığım sırada dün yayınladığımız “ASÜ İletişim Fakültesinden Skandal Paylaşım” ve “ASD Yazdı ASÜ Skandaldan Döndü” başlıklı iki ayrı haberimizin esas oğlanı tarafından yine mahkeme kararı ile yayın yasağı getirildi. Geçtiğimiz hafta yayınladığımız “Abisi İstismarcı Kardeşi Mastürbasyoncu Çıktı” başlıklı haberimize iş yoğunluğumuz nedeniyle itiraz vermeyi atlasakta, son yayınladığımız ve haberimize konu olan esas oğlan tarafından alınan yayın yasağı kararına Pazartesi günü itiraz vereceğimizi buradan da belirtmek isteriz.

     

    Yayın Yasağı; artık öyle bir duruma geldik ki; ne yazsak bir yayın yasağı gelmekte. Bırakında özgürce yazalım. Eğer haberlerde iftira, yok ise, görünür salt gerçeklik var ise bu durumda neden getirilir yayın yasağı bizler bile anlam veremiyoruz. Halkın haber alma özgürlüğünün kısıtlanması ve kanunla kılıfa uydurulması aslında haberciliğe konulan koskoca bir SANSÜRÜN göstergesi. Gönül ister ki; İletişim Fakülteleri ile Hukuk Fakülterinin ortak alanda özellikle SANSÜR ve DEZENFORMASYON hakkında ortak dersler almalı. En azında biz basın emekçileri neyi yazıp yazmayacağımıza daha dikkat eder, diğer yandan Hukuk öğrencileri de nasıl savunma ya da ceza verileceğini açıkça görür.

     

    Her Yıl 24 Temmuz’da sözde kutladığımız ama özde değişmeyen SANSÜRÜN KALDIRILIŞI BAYRAMINI biz gazeteciler boş yere kutluyoruz. Yalandan birkaç siyasetçinin ve ilin önde gelenler tarafından yazılan bir kaç metinden oluşan bir de adına bayram dedikleri 24 Temmuz Sansürün kaldırılış bayramı diye yutturdukları günün aslında hiçbir anlamı kalmıyor; ortada salt gerçekliğe dahi Yayın Yasağının getirilmesi. Bizim 24 Temmuz Bayramımız, Fabrika işçilerinin 1 Mayıs’ta çalıştığı bayram gibi. Gülmemek ve düşünmemek elde değil.

     

    Aksaray Üniversitesi (ASÜ) İletişim Fakültesi görevlileri öğrencilere Türk Toplumunun örf, adet ve geleneklerine bağlı Ahlaken ve hukuken uygunluk olan kişi ya da kişileri vitrine çıkarması gerekirken, bakıyoruz ki; örf, adet ve geleneklerimize uygun olmayan kişileri adeta dayatırcasına sanki; ‘Ben Yaptım Oldu’ dercesine hareket etmeleri tepkilere neden oldu. Aksaray’da ağzını açan ‘ben şöyle gazeteciyim, ben böyle yazarım’ diyen meslektaşlarımız kafalarını kuma gömsede, yemekli programlarda 100’e yakın basın emekçisi olsada konu toplum Ahlakına, örf ve adetlerine gelince sus-pus olmalarına da anlam veremiyoruz. Bizler herşeye karşı toplumun ananelerine ve yazılı olmayan kurallarına toplum çıkarı için gür sesle haykırmaya, ‘Yanlışa Yanlış, Doğruya Doğru’ demeye devam edeceğiz.

     

    Yaptığımız haber sonrası çark eden ASÜ İletişim Fakültesi tarafından programın iptal edilmesi nedeniyle buradan yanlıştan son anda dönenleri tebrik ve teşekkür ettiğimi bir kez daha dile getirmek isterim.

    ASÜ İletişim Fakültesi’ne Aksaray Son Dakika ASD olarak ilk dersimizi verdik. Yanlışa, Yanlış. Doğruya Doğru.

     

    Yazımda yüzlerce kelime yazsam da; anlatmak istediğim onlarca kelime ile anlatan saygı ve rahmetle andığımız Türk Rock müziğinin öncülerinden Barış Manço’nun o şarkı sözü ile son vermek istedim;

    ‘Eğri Eğri, Doğru Doğru”

    Bana “Yolun’ seç” diyorlar
    Bozuk yolu seçer miyim?
    (Eğri eğri, doğru doğru)

     

    “Seçemezsen geç” diyorlar
    Ben yolumdan geçer miyim?
    (Eğri eğri, doğru doğru)

     

    Kimi batı, kimi doğu
    Kuzey, güney, hepsi doğru
    Kim seçer ki bozuk yolu?
    (Eğri eğri, doğru doğru)

     

    Benim yolum bana doğru
    Hiç yolumdan döner miyim?
    (Eğri eğri, doğru doğru)
    (Eğri büğrü ama yine de doğru)

     

    Bana “yârin seç” diyorlar
    Vefasız yâr seçer miyim?
    (Eğri eğri, doğru doğru)
    Seçemezsen geç diyorlar
    “Geç” desen de, geçer miyim?
    (Eğri eğri, doğru doğru)

     

    Kimi tatlı, buğday tenli
    Kimi mahmur, dudu dilli
    Kimi esmer, nokta benli
    (Eğri eğri, doğru doğru)

    Ben bulmuşum nazlı yâri
    “Geç” desen de, geçer miyim?
    (Eğri eğri, doğru doğru)
    (Eğri büğrü ama yine de doğru)

     

    “Sevdiğini al” diyorlar
    Alsam bile yâr yeter mi?
    (Eğri eğri, doğru doğru)

    “Var yoluna git” diyorlar
    Bir yol ile iş biter mi?
    (Eğri eğri, doğru doğru)

     

    Bir karış da toprak gerek
    Üstüne ev kurulmalı
    Yâr içinde oturmalı
    (Eğri eğri, doğru doğru)

     

    Barış demek toprak demek
    Ben kendimi verir miyim?
    (Eğri büğrü ama yine de doğru)

    Barış demek, toprak demek
    Ben kendimi verir miyim?
    (Eğri büğrü ama yine de doğru)

    Devamını Oku
    Konuşma Başlat
    1
    WhatsApp İhbar
    Merhaba
    Size nasıl yardımcı olabilirim?