28 Ocak 2025 Salı
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde malum şahısla yaşadığım olayın ardından tam 18 gün geçti. Bu süre boyunca dostlarım, telefonları ve ziyaretleriyle yalnız olmadığımı hissettirdi. Bazı dostlar karanlık gibidir; normalde görünmezler, ama zorda kaldığınızda etrafınızı aydınlatır, yolunuzu gösterir. Sağ olun, var olun.
Bu yazıyı kaleme almamdaki amaç, o günden bu güne 18 gün geçmesine rağmen yanımda olan ve bugün hâlâ desteğini esirgemeyen tüm dostlara teşekkür etmektir.
Gece yarılarında, sabahın ilk ışıklarında telefonla arayan ya da kilometrelerce uzaktan gelen “Ne gerekiyorsa biz varız” diyen herkesin varlığı, bana ve mücadeleme güç kattı. Sizler, hakikat yolunda yoldaşlarımsınız. Sizler benim en büyük gücümsünüz.
Malum şahıs, koltuğunun gücüne dayanarak kendini dokunulmaz sanıyor. Ancak hakikatin gücü, her zaman zayıflığın maskesini düşürür. Seninle hiçbir zaman HELALLEŞMEYECEĞİZ. Yaptıklarının bedelini zamanı geldiğinde ödeyeceksin.
Oturduğu koltuktan güç alan, malının hiç bitmeyeceğini düşünen, fikrinden çok egosuna yenik düşen malum şahıs ile aramda geçen olayı “Zaman Gösterecek” başlıklı yazımda değinirken, sonrasında neler olacağını da yazıda açık şekilde dile getirdim.
Bir söz vardır bilenler bilir, bilmeyenlerde öğrenmiş oldu, “Herkes çeşmenin başında suyunu dolduruyor. Hele bir testi kırılsın o zaman göreceğiz herşeyi.”
“Malum şahıs, oturduğu koltuktan güç aldığını düşünüyor. Ancak bu güç, haklılık ve erdemden yoksun. Herkes çeşmenin başında suyunu dolduruyor. Senin de testin kırıldığında gerçekler ortaya çıkacak. Hakikatin karşısında kimsenin duramayacağını iyi bil.”
Kendi küçük dünyanda beni sindirebileceğini düşündün. Ama yanıldın. Dostlarım yanımda, hakikat bizimle. Testin kırıldığında kimin doğru, kimin yanlış olduğunu herkes görecek. Ve o gün geldiğinde, gerçekler asla saklanamayacak.
Sizler Hakikat Yolunda Yoldaşlarımsınız!!!
10 Ocak Günü malum şahıs ile yaşadığım olay sonrasında, gecenin en dibinde, sabahın köründe, öğlen güneşinin en dikinde, kısacası duyupta, öğrenipte arayan, kilometreleri sorun etmeyerek bizzat uzak şehirlerden çıkıp gelen, ofisimde, evimde ziyaret eden tüm gönül dostlarına ayrı ayrı teşekkür ederken,
Özellikle 613 Kilometre düşünmeden çıkıp gelen baba dostu S.E.B. ve beraberinde gelen onlarca yürekli dostlara,
Hergün telefonla arayarak hatırımı soran, telefonuna cevap veremediğim de yada geri dönüş yapmadığımda kaygılanan yürekten dost olan abim F.T.V.’ye,
“Ne gerekiyorsa her zaman bir telefon kadar yakınım ve yanındayım, asla yalnız değilsin ve olmayacaksın” diyerek 9 saatlik yolu hava yolu ve kara yolu ile birleştirerek 3.5 saate indiren kalabalık dost meclisi ile yanıma gelen baba dostu M.A.Ç’ye ayrıca teşekkür etmek isterim.
Valilere, Emniyet ve Jandarma mensuplarına, Aksaray’da bulunan bazı meslektaşlarıma ve özellikle Aksaray 68 Haber Gazetesi sahibi Nazmi Çalışkan’a, Aksaray Aktif Haber İnternet Haber Sitesi sahibi Çiğdem Şenses’e, Belediye başkanlarına, Milletvekillerine, siyasi parti başkan ve başkan yardımcılarına, siyasilere, kurum müdürlerine, sivil toplum kuruluş temsilcilerine, avukatlara, OSB’de bulunan iş insanlarına, ATSO bazı Yönetim kurulu ve bazı üyelerine teşekkür ederim.
Aksaray dışından arayan, yada bizzat gelen Ankara, Niğde, Nevşehir Konya, İstanbul, İzmir, Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Trabzon, Antalya, Denizli, Afyonkarahisar’da bulunan basın emekçilerine, iş insanlarına, bazı siyasilere, bazı Sivil Toplum Kuruluş Temsilcilerine, kanaat önderlerine, kurum müdürlerine, Baroların yönetim kurulu üyelerine ve avukatlara sonsuz teşekkür ederim.
Bazı siyasi parti genel merkezlerini temsilen arayan veya ziyaretime gelen siyasi parti temsilcilerine, STK genel merkezleri temsilcilerine teşekkür ederim.
Seninle ASLA!!!…
Şunu hiçbir zaman unutma malum şahıs biz seninle hiçbir zaman helalleşmeyeceğiz, seninde dediğin “HESAPLAŞACAĞIZ” cümlesinin altına bende imzamı atıyorum…
“Seninle hiçbir zaman helalleşmeyeceğiz. Yaptıklarının bedelini zamanı geldiğinde ödeyeceksin. Beni tehdit ederek, hakaretler yağdırıp saldırarak sindirebileceğini düşündün. Ama yanıldığını göreceksin.
Dostlarım yanımda, hakikat bizimle. Artık kimin doğru, kimin yanlış olduğunu herkes bilecek.”
Artık SENİN DOSTUN BENİM DÜŞMANIM, SENİN DÜŞMANIN BENİM DOSTUMDUR!!!…
Dipnot 1
Ben hiçbir zaman akrabama, YEĞENLERİME, yada para ile tutulan itlere güvenmedim, güvenmem… Ben, yalnızca ALLAH’a ve kendi doğrularıma güvenirim.
Hiç kimse için “ONLARI ZORLA TUTUYORUM” diyerek orada burada ağzımın salyalarını akıtmadım. Ağzının kuduruk salyasını akıtanlarda dikkat etsin ağızlarına, maazallah dedikodu kimlere YAKIŞIR iyi bilirsiniz!!!
Hakikat, mahalle dedikodularına değil, cesarete yakışır.
Dipnot 2
Size söylenen doğruları kaldıramıyorsunuz. Lafı götünüzden anlayıp kendinizce küçük gemilerinizi yakmaya çalışıp, geçip karşıma artistlik yapıyorsunuz. Sonra zemin arayıp, “ya biz yanlış anlamışız” diyorsunuz.
İşte bu durum aslında tam özeti şöyle: toparlamaya çalışıp konuyu kapatmak istiyorsunuz kendinizce. Onu aklınızla yer değiştirecek kadar kalkan götünüze anlatın. Bana değil.
Bu, sizin samimiyetsizliğinizin özetidir. Artık kimse bu maskeli oyununuzu yemeyecek.
Barışmak mı İstiyorsun?…
Bazı çevrelerce yaptığının yanlış olduğunu fark etmişin. Aaaa… Sen ne zaman döndün sözünden diyeceğim, ama alıştım senin tutarsızlığına. Sabah barıştan, İslam’dan dem vurup, akşamına haince saldırarak riya edersin.
“Eleştiriyi kaldıramazsam istifa ederim” sözünü kullanır ama eleştiriyi kaldıramaz bir de üstüne saldırırsın. Seni Kağıttan Kaplan seni…
Barışma önerisine her zaman verdiğim cevabı buradan yinelemek istiyorum, “Barışmak mı istiyorsun? Elbette, buyur gel ofisime çayını, kahveni içer, birkaç fotoğraf çekiniriz. Belki de kendini affettirmek için bir fırsatın olur.
Ama unutma, kaybedilen itibar, samimiyetsizlikle geri kazanılmaz.
Sana söyleyecek son bir sözüm var: Gerçekler her zaman kazanır. Ve ben doğrularımı haykırmaktan korkmam.
Kısa söz yazarı Mehmet Aygün’ün sözü ile yazıma son vermek istiyorum.
Darıyı ekerim
Kuştan korkmazım ,
Ağacı dikerim
Taştan korkmazım ,
Gerçekler hoşuna gitsin gitmesin ,
DOĞRUYU söylerim
Puşttan KORKMAZIM !!!
Endüstriyel kepazelik, insan egosunu o kadar şişirmiş ki, herkes kim olduğunu unutmuş, başka biri gibi görünmeye çalışıyor. Ama bu, insanoğlunun en büyük yanılgısı.
Gerçek aslanlar, padişah saraylarında doğmazlar. Onlar kurak topraklarında, ölümle burun buruna savaşarak doğarlar. Ve o an hayat mücadelesi başlar.
Gerçek savaşçılar bu şartlarda hayatta kalmayı öğrenir. O yüzden de aslanlar kral olsa da, savaşı kazanamayanlar, saygın birer savaşçı olurlar.
Aslanların dünyasında, kral olmanın ölçüsü banka hesapları değil, savaşlarda kazanılan zaferler ve hükmedilen sürülerin refahıdır.
Aslan gücünü ve itibarını bilir ve gerektiğinde o gücü kullanmaktan asla çekinmez. Çünkü sırtlanlar daima çoğunluktadır ve hayalleri aslanları yönetmektir.
Sayıca çoğunlukta olanların kendini itibarlı gördüğü günümüzde sırtlanların çoğunlukta olması hükmün aslanda olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bu sebeple bilinir ki sırtlanlar çoğalsa da aslanlar daima kraldır.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günümüz nazik, sevecen sözlerle kutlandı. Gazeteci şöyle fedakar, gazeteci böyle cefakar diyenler daha 10 Ocak Günü kendisini eleştirdiğim için gündüz söylediği lafları yalanlayarak akşam şahsıma haince saldırdı.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle sözde Basın Platformu adı altında Gazetecilerin ev sahipliği yaptığı bir program düzenledi. Düzenlenen programa birçok meslektaşım katılmadı. Bunun adına Platform deniyorsa neden birçok meslektaşlarımız katılmadı? Platform dedikleri kendi aralarında biraraya gelemeyen, ama bazılarının reklam yapmaları için bir fırsata çevrildi. Platformunuza bir nokta koyuyorum, yeterince yazıldı, konuşuldu.
10 Ocak sabahında ATSO Başkanı Ahmet Koçaş tarafından basına kahvaltı verildi. (Not bu programa davet edilmedim. Ve davet edilmediğim için de mutluyum.) Ancak gidenlerden duyduğum kadarıyla ATSO Başkanı Koçaş yaptığı konuşmasında: Müslümanlıktan dem vurmuş kendi bildiğince.
Daha sonra basın mensuplarının arasında yaşanan gerginliğe değinerek küs olan basın mensuplarının barıştırılmasında rol oynayabileceğini ve küsleri barıştarabileceğini ifade etmiş.
Ahmet Koçaş konuşmasında şu cümleyede yer vermiş “Ben eleştiriye açık bir adamım ve eğer eleştiriye gelemiyorsamda bu koltuğu terk ederim.”
Koçaş’ın bu konuşmasının ardından aynı günü 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü saat 18.00 de ise basın platformu adı altında bazı gazetecilerin hazırladığı bir program daha vardı.
Programa katılmak içimden gelmese de Aksaray Aktif Haber imtiyaz Sahibi Çiğdem Şenses’in ısrarı sonrasından, daha önceden Küresel Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Celil Acar’ın bana gönderdiği davetiye sonucunda davete katıldım. Davete vardığımda salonda birçok kişi ile selamlaşıp bir masaya oturdum. Masada Çiğdem hanım ile bir arkadaş daha vardı. Davete sonradan gelenler masalara selam vererek kendileri için uygun bir masaya oturuyor.
Salona gelen ATSO Başkanı Koçaş ile ATSO Meclis Başkanı Fatih Tekin, bizim bulunduğumuz masaya geldiler. Fatih Tekin masada durmadan devam ederken, Koçaş ise masada bulunanlara selam verdi. Bende saygısızlık olmasın diyerek ayağa kalktım
Lakin Koçaş masada bulunan erkek arkadaş ile selamlaştıktan sonra Çiğdem hanım ile konuşmaları uzun sürünce ben tekrar oturdum.
Ahmet Koçaş’ın sabah kahvaltısına katılan ve oradaki cümlelerden de cesaret alarak Koçaş ile beni barıştırmak istedi. Özellikle belirtmek isterim KATİ SURETLE ÇİĞDEM HANIM’DAN BENİM BÖYLE BİR TALEBİM OLMADI.
Ahmet Koçaş bu istek karşısında “Ben onunla BARIŞMAYACAĞIM, Başkanlık dönemim bitsin, ceketimi çıkardıktan sonra HESAPLAŞACAĞIM” demesi üzerine Ahmet Koçaş’ın yüzüne bakarak gülümsedim.
Daha sonra Ahmet Koçaş, Çiğdem hanıma dönerek “benim şahsıma haber yapabilirsiniz fakat ailem hakkında haber yapamaz ve laf söylemezsiniz. Bu başkanlıkta biter” demesi üzerine bulunduğum yerden ayağa kalkarak kendisine “ben sizin aileniz hakkında hiç bir haber yapmadım ve tek kelime etmedim. Yalan Söylüyorsun” dedim.
Sonrasında Ahmet Koçaş, Çiğdem hanım ile birkaç dakika daha konuştuktan sonra, Çiğdem hanıma yönelik olarak ben “beni bu adamla muhatap etme” dememin üzerine, yaklaşsana diyerek kulağıma yaklaşan Ahmet Koçaş ‘Senin Amına Korum’ dedi. Ben yine gülümsedim. Daha sonra aynı hakaret cümlesini tekrarlayarak ve bağırarak “Senin Amına Korum” dedi. Ben ise vay be dedim.
Ardından yine bağırarak “Senin Avradını Sikerim” demesi üzerine bende kendisine “Bende Senin Avradını Sikerim, kendini ne zannediyorsun lan sen” dedim. Ahmet Koçaş daha sonra suratıma 2 yumruk attı.
İlk yumruğu attığı esnada, sonradan arkamda olduğunu öğrendiğim ATSO Meclis başkanı Fatih Tekin bana arkadan sarılarak ellerimi adeta kucaklama yöntemi ile ellerimin hareketsiz kalmasına vesile oldu.
Ahmet Koçaş’ın bana yaptığı hakaret ve fiziksel saldırı, bir insana yakışmayacak şekilde davranmasıdır. Bu saldırı, hiçbir şekilde haklı bir zemine dayanamaz.
Fatih Tekin kavgayı ayırmak için mi? Yoksa benim hamlemi mi kısıtlamak için mi? Bana sarıldı bilemiyorum.
Ama Fatih Tekin ne amaçla tuttu ise hem bana hem de Ahmet Koçaş için farkında olmadan büyük bir iyilik yaptı. Çünkü beni tutmamış olsa idi o Ahmet Koçaş’ı oraya gömerdim. Kavgamı görenler, bilenler beni çok iyi tanır.
Kısa söz yazarı Mehmet Aygün’ün sözünü eklemeden geçemeyeceğim.
Darıyı ekerim
Kuştan korkmazım ,
Ağacı dikerim
Taştan korkmazım ,
Gerçekler hoşuna gitsin gitmesin ,
DOĞRUYU söylerim
Puşttan KORKMAZIM !!!
Kavgayı meslektaşlarım Çiğdem Hanım, masada olan erkek arkadaş ve Cennet Hanım ayırmaya çalışırken, Fatih Tekin ise beni olay yerinden uzaklaştırarak salonun tuvaletine götürdü. Burada Fatih beyle olayın sıcaklığı nedeniyle birbirimize bağırarak konuştuk. Bu konuşma sonrasında salona geçerek programı takip ettim ve konuşmalar sonrasında programdan ayrıldım.
Fatih Bey ile biz konuşma yaşarken Ahmet Koçaş olayı çevredeki insanlara anlatırken, benden için “Aileme küfür etti, bana küfür etti” demiş. Hatta şu cümleyi de kullanmış “Bu olay burada kalmayacak”
Sana BECERİKSİZ AHMET KOÇAŞ derken boşuna dememişim. Vurduğun yerde ne morluk ne şişlik oluşmadı bile. İşte bu kadar BECERİKSİZSİN AHMET…
Olay sonrasında şikayet etmek acizliktir deyiminden hareket ederek hukuki olarak şikayetçi olmadım.
Tüm bu olayları Aksaray Aktif Haber İnternet sitesi sahibi Çiğdem hanım’da doğrularcasına bir yazı yazdı ve sosyal medya hesabından paylaştı. Yani olay yerine en yakın Çiğdem hanım, erkek arkadaş, ben ve Ahmet. 4 kişiden 3 ü benzer cümleleri kullanırken YALANCI AHMET KOÇAŞ yaptığı terbiyesizliği ve BECERİKSİZLİĞİ üzerinden atmak için İFTİRAYA BAŞVURUYOR.
Geç bunları Ahmet… Doğru söyle, bu dünyaya bir daha gelmeyeceksin. Aaaa… Pardon Ahmet sen gücünü koltuktan alan bir zavallıydın değil mi? Unutmuşum Ahmet…
Şimdi Kim Kime Koyacak?
Olayı anlattım aksini iddia eden Şerefsizdir. Şerefi olan olayı inkar edemez. Ailesi hakkında küfür ettiğimi ve bir STK Başkanı da bu duruma şahit dediler. Ama 3 gündür ne hikmetse bu STK Başkanı da çıkmadı gün yüzüne…
Şimdi Ahmet Koçaş açık alenen söylüyorum sana TÜRKÜN kültüründe bir söz vardır “Attığın yumruk düşmanını yıkamıyorsa, atmayacaksın” Bu cümleden yola çıkarak attığın yumruk ne yüzümde şişlik ne de bir morluğa sebep olmadı.
Ama Ahmet Koçaş hani olay anında bana kullandığın cümle vardı ya “Senin Amına Korum” diye; bak bakalım bundan sonra kim kime nasıl koyacak?
Ahmet Koçaş 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle verdikleri kahvaltıda yaptığı konuşmasında şu cümleye yer vermiş “Ben eleştiriye açık bir adamım ve eğer ELEŞTİRİYE GELEMİYORSAMDA BU KOLTUĞU TERK EDERİM.”
TÜRK’ÜN TÖRESİNDE SÖZ NAMUSTUR.
HEM SENİN dediğin gibi HESAPLAŞMAMIZ ERKEN OLUR, HEM DE SENİN DELİKANLILIĞINI ALKIŞLARIM…
Birde argoda halk tarafından sıkça söylenen bir söz var “Söz vermek GÖz Vermektir” sözünü de hatırlatmak isterim.
ŞİMDİ AHMET KOÇAŞ 1 DAKİKA DELİKANLI OL, SÖZÜNÜN ARKASINDA DUR VE İSTİFA EDİP O KOLTUĞU BIRAK.
Birçok kişi diyor ki, “bu zengin, bunun gibilerinin köpekleri çok olur, diyerek telkinde bulunanlar da var bana.”
Ben isterdim ki beyinlerimiz savaşsın. Ama görüyorum ki; SİZ SİLAHSIZSINIZ.
O zaman sizin dilinizden konuşmak bundan sonra boynumun borcu olsun.
Kim kimin neresine koyacak onu zaman gösterecek.
Saltanatın Sahibi Sen Değilsin!!!
Unutma Ahmet Koçaş, verende, alanda tüm bu kainatın sahibi Allah var.
Hatırlatayım geçtiğimiz yıllarda fabrikan yanmıştı. Bir şarkının sözünde geçiyor ‘Allah evine ateş salsın, malum kış günü üşümezsin.’
Bir bakmışsın en sevdiklerinin canını Azrail hergün peşpeşe alır ve hergün bir acı yaşayarak cenaze namazlarına katılmak zorunda kalırsın. Ölümdür bu ne zaman nerede geleceği belli olmaz.
Bir bakmışsın Ahmet Koçaş o mal varlığın bir gece de yok olur. Sana onları veren Allah, birgün olur herşeyini elinden alır.
“Ne oldum deme, ne olacağım de” atasözü sen ve senin gibi gücünü koltuktan alanlar için mi söylendi acaba?
Çünkü mazlumun ahı birgün bir çıkar ki neye uğradığını şaşırırsın. Ah ediyorum sana ve seni Malikin Sahibi ALLAH’A HAVALE EDİYORUM.
Cümlelerim tehdit olarak algılanmasın, Bugüne kadar kimseyi tehdit etmeyen ben bugünden sonra da, etmem de.
Bak Ahmet Koçaş gündüz farklı konuşup, akşam konuştuğunun tersini yapıyorsan otur düşün biraz…
Gündüz Müslümanlıktan dem vurup akşam ise saldırıyorsan RİYA yapıyorsun.
Ben Sokağın Dilini Biliyorum!!!
Bilmiyorsan sana ve beni bilmeyen ya da bana söylenildiği gibi ‘bunların köpekleri çok olur’ diyenlere ve varsa o köpeklerine açık açık konuşuyorum
“Ben sokaklardan gelmeyim. Sokağın dilini bilirim.” Sokakta yaşamak gücünü bulunduğun koltuktan almak değil, ceket her zaman çıkarılmıştır. Her an herşeye hazırlıklı olmaktır.
Daha önce tehdit gönderdiklerini de tekrar yolla Ahmet Koçaş. Orada adalet seni azmettirici olarak yargılamadı ama ben de olayın üzerine gitmedim.
Lakin Koçaş iyi oku bu sözlerimi bak bakalım kim kimin ALNINA ne koyacak.
Bir sözüm de sana Fatih Tekin diyorsun ya “kaşıdın kaşıdın bu duruma getirdin. Burada kapat bu olayı ve işine bak” diye.
Sana da sözüm olsun bundan sonra kaşımayacağım. Yara olan yer neresi ise koparıp koparıp atacağım. Senin dediğin gibi herkes işine bakacak…
Birde Fatih Tekin benden o gece ofisinde yaptığımız görüşmede sürekli İBAN istiyordun. Ben ısrarla sana İBAN numaramı vermediğimde ben bulurum demiştin.
Kendinizi o kadar büyük görmeyin, mazlumun her zaman yanında olan ALLAH bir gün bir tepe taklak eder sizi o zaman sizlerden bir başkası İBAN ister.
Ve beni o otele kapattığınız Turuncu Listeden seçilen AHMET KULAK ile karıştırmayın.
Beni tanıdığınızı zannediyorsanız, çok acele etmeyin derim. Çünkü beni olduğum gibi değil, istediğim gibi görüyorsunuz.
Benim kendime felsefe ettiğim bir söz var bir dizide duymuştum ve tam benim hayatıma örnek bu söz “Ne kadar kurşununuz varsa atın. Ölürsem mesele yok. Ölmezsem gelir sizi bulurum”
Ahmet Koçaş attığın yumruk ne beni öldürdü, ne de beni düşürdü. Acelem yok benim Ahmet Koçaş elbet bir gün denk geleceğiz, işte o zaman Allah’a şahit olsun neler olacak izleyip göreceğiz.
Şunu hiçbir zaman unutma Ahmet Koçaş biz seninle hiçbir zaman helalleşmeyeceğiz, seninde dediğin “HESAPLAŞACAĞIZ” cümlesinin altına bende imzamı atıyorum…
Artık Ahmet senin dostun benim düşmanım, senin düşmanın benim dostumdur.
Emir Uşağı Bizi Kendinle Karıştırma
ATSO Fotoğrafçısı Umut Konar olay esnasında ben Fatih Tekin ile tuvalette bağıra bağıra konuşurken sende Çiğdem Hanıma “YAZMASAYDI. BİZ ONA YAZMA DEDİK” diyerek bağırmışın. Beni kendin gibi emir uşağı mı sandın zavallı yamak. Milletvekili Turan Yaldır’ın yanından ATSO’ya atladın ama nasıl SEN BOYUN EĞEREK, EMİR UŞAĞI OLARAK. BİZİ KENDİNLE KARIŞTIRMA. NE BEN NE ÇİĞDEM HANIM, SEN VE SENİN DURUMUNDAKİLER GİBİ EMİR UŞAĞI DEĞİLİZ. BUNU DA UNUTMA….
Bizler bugüne kadar yazarken, işimizi yaparken Hiç kimseye boyun eğmedik, hiç kimsenin emri altında uşaklık yapmadık. Fotoğrafçı yamağı haddini aşma. Elbette ekmek yediğin kabın kılıcını sallayacaksın, lakin o yediğin kabı keşke hak ederek gelseydin…
Ne sen, ne senin ağa babaların bize emir veremez. Bunu beynine sok. Bugün boynunda bulunan fotoğraf makinesi, gün gelir olmaz. Sen en iyisi kurum fotoğrafçılığını yap her halta zıplama. Ve bir daha Çiğdem hanıma karşı sesini yükseltme, ses tellerine zarar gelir bademciğin şişer. Çiğdem Hanım kırmızı çizgimdir. Ne benim çizgimi, ne de haddini aşma!!!
Bir de o programda başını kuma gömen sözde gazeteci geçinenler: Tek kalmaktan korksaydım hepinizle iyi geçinirdim. Ben kazanamayacağım oyunu oynamam. Sizde giremeyeceğiniz suyu boşuna bulandırmayın. Gerçekleri söylemeyerek başınızı kuma görmüyorsunuz bir gün olur bende sizin başınıza gelenler sonrasında gülerim, bugün bana yarın size.
Babamın Vasiyetidir
Yazımı Rahmetli babamın kulağıma küpe olarak söylediği o söz ile sonlandırıyorum;
“Bak evlat, düşmanın sana alenen düşmanlık yaptı ise sen de onu herkesin önünde ulu ortada yere ser. Öyle tenhada, kuytu köşelerde değil. Meydanda tek bir yumruğunla onu yere ser. Yere ser ki: ikinciyi vurmaya gerek kalma. Ne o inkar edebilsin topluma beni yere seremedi diye, ne de sen inkar edebilesin hukuk karşısında ben öyle bir şey yapmadım diye”
2 gün önce, “Beceriksiz Koçaş, 2 Yılda Aksaray İçin Ne Yaptın?” başlıklı haberimin ardından sosyal medyada üslup nedeniyle birçok takipçim tarafından eleştirildim. Belki de kendilerince haklılardır. Açıkçası, bu eleştiriler çoğu zaman umurumda olmaz. Hatta, iki kelimeyi bir araya getiremeyen bazı acizler bile zaman zaman yorum yapar ve kendilerince bana ders vermeye çalışanlar olduğunda, “Al eline topu, sektir git. Takip etme” derim. Herkesin haber alma özgürlüğü vardır, fakat bazılarına bu durum aslında lüks gibidir.
Yaptığım haber sonrasında Aksaray Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ahmet Koçaş’a haksızlık yaptığım kanısına vardım. Özür diliyorum kendisinden ama BECERİKSİZ dediğim için değil. Neden Özür dilediğimi yazının sonlarında tüm gerekçeleri ile değindim.
O haberim sonrasında, ATSO yönetim kurulu üyelerinden Güzelyurt Belediye Başkanlığı’na aday olup da kazanamayan Hazım Turan sosyal medya hesabından bir yazı yazmış. Hazım Bey ile sosyal medyada arkadaşız, ancak yaptığı paylaşıma dikkat etmemiştim. Bir kişi gönderince yazıyı okudum, keyif aldım. Kendince kalemi döndüğünce bir şeyler karalamış Hazım Bey. Açıkçası biraz da gülümsedim. Teşekkürler Hazım Bey, beni gülümsettiğiniz için.
Hazım Turan Bey, haberimde kullandığım ATSO Başkanı Ahmet Koçaş’ın resmini paylaşarak şu şekilde bir açıklama yaparak şu ifadelere yer vermiş:
“BAŞKANIMIZA YAPILAN HAKSIZ ELEŞTİRİYİ KABUL ETMİYORUZ SONUNA KADAR EKİBİMİZLE ARKASINDAYIZ
Bir basın mensubu arkadaşın sanırım başkanla bir sıkıntın var ama camiamıza çok haksızca bir eleştiri yapmış ve camiamızı yere vuran bu eleştiriyi asla kabul etmediğimizin bilinmesini istiyoruz.
İki yılda yapılanları burada yazarsak okumaya zaman yetmez bunlarla ilgili ilgili bilgi almak isteyen herkese atso nun kapıları sonuna kadar açıktır buyrur gelir sorduğunuz her sorunun cevabını net bir şekilde alırsınız.
Sayın koçaş ve ekibimizle ATSO nun yapması gerekenlerden fazlasını yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz bundan emin olabilirsin.
BAŞKANIMIZ VE EKİBİMİZLE YAPTIKLARIMIZ YAPACAKLARIMIZIN TEMİNATIDIR.”
Hazım Bey’in paylaşımındaki Türkçe hatalarına değinmeyeceğim. Bazen klavyenin azizliği, bazen de insanın yazarken hatayı görememesi gibi durumlar olabilir. Bu bende de çok sık olur. Ancak Hazım Bey, keşke konunun muhatabından cevap gelebilseydi. Görünen o ki, Ahmet Koçaş’ın cesareti yokmuş ve cevap verememiş.
Üst varken astan cevap almak beni tatmin etmez. Madem ki ATSO olarak çok şey yaptınız, buyurun size Hodri Meydan! Dilediğiniz mecrada ve dilediğiniz platformda, istediğiniz zaman diliminde canlı yayında Ahmet Koçaş kesmez beni, Hazım Bey siz de olun, bir yayın yapalım. Böyle harbi harbi konuşalım.
Neyse, Hazım Bey size fazlaca cevap verdiğimi düşünüyorum. Yüreğiniz varsa, Ahmet Koçaş, siz hatta bir de üstüne Fatih Tekin Bey’i de koyalım, hodri meydan diyorum. Umarım bu açık çağrıma kısa zamanda net bir cevap verirsiniz.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş
Yazımın başına dönecek olursak Ahmet Koçaş’tan özür dilemiştim. Ama “BECERİKSİZ” dediğim için özür dilemiyorum. Eksik yazdığım için özür dilerim.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; Görev teslim törenine yalanla başlayarak görgüsüzlüğünüzü tavan yaptığınız net duyuramadığım için.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; Göreve geldikten sonra 2 tane emekçiyi işten çıkardığınızı unutturduğum için.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; bir önceki başkanlık döneminizde bayan meslektaşıma saygısızlığınızı hatırlatmadığım için.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; göreve geldikten sonra ATSO’da bayan çalışanların dahil çekmecelerini
arama yaptırma cüretinde bulunarak zafer sarhoşluğunuz tam duyuramadığım için.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; Aksaray’da görev yapan bazı YALAKA Basın tarafından 400 depremzede için iş sözü vermiştiniz. Madem ki işçi eksiği var Aksaray’da o halde Aksaray’ın işsiz evlatlarına neden bu durumu söylemediğinizi tellal olup bağıramadığım için ve sizin deprem üzerinde Şovmenlik yaptığınızı duyuramadığım için.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; yurt dışına fuara diyerek orada tatil yapan üyelerin harcamalarının ne kadarı ATSO kasasından çıktığını sormadığım için.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; Kurban bayramında üyelerinize özel kurbanlık satışında kaç tane satıldığını sorduğumda cevap alamadığım için.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; ; 1 Aralık 2022’de gerçekleşen törende yaptığın konuşmada “Bu saatten sonra Aksaray’ın Ekonomisini Düşünmek olacak” deyipte ekonomi açıdan Aksaray’a hiçbir katkın olmadığını daha çok dile getiremediğim için.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; birilerinin eteklerinin altına sığınıpta bana gönderdiğin tehditlerin arkasını aramadığım ve umursamadığım için.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; Ortaköy ilçesinde kurulan sözde kooperatif tarafından yapılan dükkanlar resmi olarak ATSO’ya mı ait? Yoksa 4-5 kişi tarafından kurulan bir kooperatif mi? Diye çokça sormadığım için
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; ATSO’nun kurumsal kimliğinde ve ATSO tüzüğünde bu kooperatif üzerinde iş ve işlem yapabilir mi? Sorusunu daha çok dile getirmediğim için.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; seçimden hemen sonra Ebulfeyz Elçibey caddesinde bir iş yerinde Turuncu Liste adayı Ahmet Kulak ile görüşerek apar topar bazı Kırmızı Liste üyelerinle birlikte ANTALYA’DAKİ ayırt ettiğiniz otele göndermende KORKAKLIĞINI daha çok dile getiremediğim için.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; Kazandıktan sonra kendincer meydan okudunya diğer STK’lara karşı “Burası Er Meydanı” diye. Er Meydanı seçim yerleridir ve seçimlerden önce söylenir o söz kazandıktan sonra değil. Senin KORKAKLIĞINI Sıkça dile getiremediğim için.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; Başkanlık seçimi öncesi sayısal olarak üstün olmana rağmen sonucu etkilememek için Tuyruncu Listeden Ahmet Kulak’ı otele kapattığını daha çok dile getiremediğim için.
Özür Dilerim Ahmet Koçaş; Aksaray’a yatırım için yeni firmalar eklemek için bir çalışma yapmadığını sorguladığım için.
BECERİKSİZ AHMET KOÇAŞ… Beceriksiz dediğim için ÖZÜR DİLEMİYORUM. Gerçeklerin ortaya çıkması için üzerine gelmediğim Özür dilerim…
Yavuz Ağıralioğlu liderliğinde kurulan A (Anahtar) Parti kısa sürede tüm yurtta teşkilatlarını kurarak siyasette iddialı olduğunu alenen gösteriyor. Akılcı, siyasette üsluba dikkat eden, halkın dilinden konuşarak bir muhalefet gösteren A Parti şimdiden konuşulmaya başlandı. Türkiye’de örgütlenme sayısını hızlı şekilde artıran, A Parti Aksaray’da da güzel bir atmosfer yakalarken, kurucu il başkanlık görevini üstlenen Ali Karakuş ve ekibi ilk büyük sınavını açılış ile vererek başarı ile geçti.
A Parti’nin Kurucular kurulu üyesi ve Teşkilatlanmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak Ayhan Erel’in yer alması Aksaray siyasetinde de önemli rol oynayacağı bariz açık. Hatta bazı Aksaraylılar A Parti’nin Aksaray’ın partisi diyerek sahip çıkıyor. Ayhan Erel’in A PArti kadrosunda yer alması ve Ali Karakuş’un kurucu il başkanlığı görevine getirtilmesi Aksaray siyasetinde önemli bir algıya da sebep oldu.
Anahtar Parti ismi gibi, Ekonominin, Saygının, Sevginin, Dostluğun, Barışın, Güzelliklerin ve tün iyi durumların kısaca Umudun Anahtarı olursa neden düşünülmesin ki A Parti. Aksaray bazında düşünecek olursak; A Parti’nin ciddi anlamda oy alacağını bariz göstergesi olarak düşünülürken, yerel anlamda A Parti’nin özellikle İYİ Parti’den oy alacağı söylenirken ben bu duruma çok karşıyım. Çünkü A Parti’nin sadece İYİ Parti’den değil, MHP, CHP, AKP ve diğer siyasi partilere oy veren seçmenin ikinci partisi olacağı bariz. Yani A Parti Aksaray’da yavru İYİ Parti imajında olmayacağı, sağcısı, solcusu, muhafazakarından, demokratına kadar yapılacak ilk seçimde seçmenin umut olarak değerlendirebileceği bir parti konumunda.
Şimdi diyeceksiniz ki; hadi her partiyi anladık da sözde çıkışta olan bir CHP’nin seçmeninin nasıl A Parti’ye oy verecek diye sorgulayabilirsiniz. Ama şunu aklınızın bir köşesinde bulundurun bu CHP seçmeni kimlere oy vermedi ki, A Parti’ye vermesin. Hatta kendi Genel Merkezleri mecbur etti de meclise giremeyecek olan Saadet Partisi, Demokrat Parti, GELCEK Partisi, DEVA Partisi’ne, kurulsa da seçime girmesi zor olan İYİ Parti adayına bile ovekil veren CHP Genel merkezi seçmenine de oy verdide.
Dipnot: CHP seçmeninin oyu ile Milletvekili seçilen bir GELECEK Parti Ankara milletvekiline rozeti AKP taktı. Önümüzdeki günlerde GELECEK Partili 4 vekilinde AKP katılacağı iddia ediliyor.
Şimdi bunlara oy veren CHP seçmeni, CHP’nin tarihinde muhalefet olarak en zayıf Genel Merkezine kızan seçmen tercihini neden A Parti’den yana kullanmasın.
A Parti yerel bazda Aksaray’da ciddi bir çıkış yaklarken, aynı çıkışı Türkiye’de de yakalayacağını gözlemlenebilir. Bu tezimin en büyük destekçisi ise A Parti’nin kuruluş döneminde bütün yandaş basın Yavuz Ağıralioğlu ve partisinden bahsederken şimdi ise Ağıralioğlu’nu ekranlara ÇIKARMAMAK için birbirileri ile yarış içinde. Sebebi ise AKP Genel Başkanı Erdoğan’dan laf duymamak için.
Seçime belki daha var ama bakalım ne olacak Türkiye’nin siyasetinde. “Geçim Olmuyorsa Seçim Olsun” diyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in düşüncesi ile noktalamak istiyorum bu yazımı. Getir Sandığı görelim memnuniyeti
Ahhh… Ahhh…
diye başlamak istedim bu yazıya. Yahu arkadaş hangi işi tam yapacağız. Şöyle bir bakıyorum da memlekete gülmekten karnım ağrıyor, ağlanacak halimize… Ekonomi almış başını gitmiş, yarını bırak akşamı düşünemez duruma geldik. Okuma oranı düşüyor, artık gazete bile okuyamıyoruz, bedava haber sitelerindeki haberleri es geçiyoruz . Bıraktım artık kitap okumayı…
Aksarayım, Aksarayım… Kimlerin eline kaldı Aksarayım… Muhalefeti olmayan şehir Aksaray’da iktidar mensupları ise yaptıkları çocukluklarla şehri sahipsiz bıraktı. Ne iktidar hizmet verebiliyor şehrime, ne bu eksikleri dile getiren muhalefet var memleketimde. İktidarı memnun, muhalefeti konuşmadığına göre memnun. Bir ben miyim şikayetçi bu şehrin sahipsizliğinden…
Aksaray 10 yılı aşkındır bir ablamız vardı başımıza bela oldu. CHP’li Ali Abbas Ertürk’ün sözü hiç çıkmıyor aklımdan “Oldu olacak Aksaray’ın tapusunu verin İlknur İnceöz’e hepimiz kurtulalım!!!” Aslında bu söz herşeyi özetliyor. Bir tapusunu vermemiştik ablamız İlknur İnceöz’e… Abla derken birde aklıma Bülent Ersoy geldi “Ablanız Kurban Olsun Size!!!” cümlesiyle…
Vekil diye seçtik, süslü Hüseyin Altınsoy’u, kendini beğenmiş Cengiz Aydoğdu’yu. Adam valilikten çok kaymakamlık yapmış ama yalakalık 0lsun diye ‘Vali’ dedik. Kim sever bu göl bolluğunda kaymakam Cengiz Aydoğdu’yu. Vekil oldu Aksaray’a bir faydası dokunmadı Cengiz Ağamızın, bir de Çocuk Haklar Komisyon Başkanı oldu. Sanki çocuklarını hakkını koruyacak gibi. Seçildiği şehrin hakkını savunamayan kaymakamı bir de Çocukların hakkını savunsun diye komisyon başkanı yapmışlar. Vekillikte beceriksiz olan Cengiz Paşam, bir de Çocuk Hakları komisyonunda bakanın dedikodusunu yapıyor. Dedikodu yapmayı bile beceremiyorsun.
Gel Hafta Sonu Kısır Partisi Yapacağız!!!
Bak Cengiz paşam, keşke Cengiz Han’dan birkaç şey öğrenmiş olsaydın. Cengiz ismi neden konulduğunu anlamış olsaydın. Bugün varız, yarın yokuz. Ama bu şehir kalıcı, kimler geldi geçti. Kimi helal olsun ile anıldı, kimi ise Allah belasını versin ile. Siz hangisini tercih edersiniz beni alakadar etmez. Ama ben hep Helal Olsun ile anıldım.
Bak Cengiz Aydoğdu bilmek ayıp değildir, öğrenmemek ayıp. Gel sana açık çağrıda bulunuyorum. Cumartesi günü saat 15:00’da kısır partisi yapacağız. Mahallenin teyzeleri ile. Mahallenin kimin kızı, kimin oğluna gönül veriyor, kimin kocası kimin karısını aldatıyor, kimin arkasından çok konuşuluyor derken, AKP iktidarı halkı nasıl fakirleştirdi? Kim evinde kaç aydır et yemiyor, kimin parasızlıktan elektriği kesildi, kimin parası az olduğu için doğalgazı 30 derecede kullanıyor, birde üzerine battaniye alıyor, kimin bebesinin bezi yetiştirmek için idareli kullanıyor, kimin evine kaç haftadır meyve girmiyor hepsini öğreniyor. Kısırda domatesi bol severdik teyzelerle. Ama mensubu olduğun parti sayesinde Domatesi az oluyor. Gelirken Cengiz Paşam domates getirde kısırımız domatesli olsun. Orada sana öğretelim dedikodu nasıl yapılır. Bak gelirken başörtü felan getirme kostüm olarak. Bu arada duyacaklarına da tepki göstermek yok, çocukluk yapıp küsmek yok.
Benden sana hediye olsun Cengiz Bey, Çankırılı Şaban’ın;
“Apartman önlerinde, otururlar baş köşelerde
Herifleri işte güçte Karıların işi gücü dedikodu işte” başlayan DEDİKODU şarkısı.
Halk Ekonomik Sıkıntı İçinde Başkanımın Bilezikleri Gösteriş İçinde
Halk ekonomiden şikayetçi, bugünü kurtaran kurtarırken, yarını düşünmeye fırsat bırakmıyor ekonomi. Alım gücü düştü. Ekonomik sıkıntılar, ahlakî değerleri çürütmeye başladı. Ama AKP Aksaray Kadın Kolları Başkanı Şenay Demir Ankara’da düzenlenen bir programa onlarca bilezikleri ile katıldı. Ama Şenay hanım bileziklerinizde gözüm yok Allah daha çok versin. Ama bu kadar görgüsüzlüğe de pes deriz.
Benden size hediye olsun Parmağında Yüzükler Kolunda Bilezikler sözleri ile Oy Oy Emine’m türküsü.
Süslü Sen Ne Yaparsın?
Aksaray’a faydası olmayan İlknur abamdan sonra gelen beceriksiz, çocukça küsen Cengiz Paşamın ardından meclise giden Süslü Hüseyin Altınsoy. Sen ne yaparsın bu şehrin faydası için. Allah için elinizi vicdanınıza koyun be, cebinize değil. O ekonomi bakanınız olan Mehmet Şimşek’e de söyleyin halktan nefes alma vergisi de getirsin. Ama sakın ha sakın Gökdelenlerde, Saraylarda yaşayanlara Tasarruf Ettirmesin…
Bak şimdi sana şarkı göndermezsem alınırsın be Süslü. Sana da Rahmetli Ankaralı Turgut’un “Yoğurt Süt Bize, Ballı Kaymak Vekilim Size… ” sözü ile başlayan Kaymak Lazım Vekilim size ile devam eden Kaymak Lazım Şarkısı hediyem olsun Süslü Hüseyin Altınsoy…
Kumbuzoğlu Benden Söylemesi !!!
Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu sana da 2 çift sözüm var. Valilik girişine araçların kamera ve dur levhası yapılmış. O öyle değil, bak ben senin yerinde olsam Surlarla çeviririm Valilik binasını, Allah aşkına şu komiklikten vazgeç. Valilik Halkın Makamı, Senin değil…
Yazımı bitirirken, rabbim tüm hastalarımıza şifa versin. 5. Kat 5052 numaralı hasta da umarım kısa sürede sağlığına kavuşur. AKP’liler bakın ben sizi düşünüyorum. Eski yöneticilerinizden birinin evladının başına bir iş gelmiş rabbim şifa versin… Saklamaya çalışmayın….