20 Kasım 2024 Çarşamba
Geçtiğimiz hafta Aksaray Son Dakika (ASD) Haber merkezinde şahsım tarafından yapılan Özel Haber’de Aksaray P…. Gazetesi İmtiyaz Sahibi Bilal B.’nin telefonda mastürbasyon yaptığı iddia edilen fotoğraf ile haber yayınladık. Bu haberin üzerinden 2 hafta geçmesine ve Bilal B. tarafından mahkemece alınan yayın yasağına rağmen yankıları devam ederken, Cumhuriyetimiz’in 101’inci yılında ASÜ İletişim Fakültesi Cumhuriyetin 100’üncü yılı adı altında Basın Etkinlikleri düzenlemek istedi.
Türk Örf, Adet ve Gelenekleri dışında, ahlâken uygun olmayan şekilde görüntülenen ve Aksaray kamuoyunda gazeteci Bilal B.’nin telefonda mastürbasyon yaptığı iddia edilen fotoğrafı gündemde konuşulurken, ASÜ İletişim Fakültesi tarafından öğrencilere panel olarak düzenlenen programa davet etmesine birçok kesimden cılız tepkiler gelirken, bazı meslektaşlarımızın kafalarını kuma gömerek sözde tepki verirken, Aksaray Son Dakika (ASD) Haber merkezi olarak yine gür sesimizle “Yanlışa, Yanlış. Doğruya, Doğru” demeyi kendimize borç bilerek yine yanlışa sessiz kalmadık.
Bu yazıyı kaleme aldığım sırada dün yayınladığımız “ASÜ İletişim Fakültesinden Skandal Paylaşım” ve “ASD Yazdı ASÜ Skandaldan Döndü” başlıklı iki ayrı haberimizin esas oğlanı tarafından yine mahkeme kararı ile yayın yasağı getirildi. Geçtiğimiz hafta yayınladığımız “Abisi İstismarcı Kardeşi Mastürbasyoncu Çıktı” başlıklı haberimize iş yoğunluğumuz nedeniyle itiraz vermeyi atlasakta, son yayınladığımız ve haberimize konu olan esas oğlan tarafından alınan yayın yasağı kararına Pazartesi günü itiraz vereceğimizi buradan da belirtmek isteriz.
Yayın Yasağı; artık öyle bir duruma geldik ki; ne yazsak bir yayın yasağı gelmekte. Bırakında özgürce yazalım. Eğer haberlerde iftira, yok ise, görünür salt gerçeklik var ise bu durumda neden getirilir yayın yasağı bizler bile anlam veremiyoruz. Halkın haber alma özgürlüğünün kısıtlanması ve kanunla kılıfa uydurulması aslında haberciliğe konulan koskoca bir SANSÜRÜN göstergesi. Gönül ister ki; İletişim Fakülteleri ile Hukuk Fakülterinin ortak alanda özellikle SANSÜR ve DEZENFORMASYON hakkında ortak dersler almalı. En azında biz basın emekçileri neyi yazıp yazmayacağımıza daha dikkat eder, diğer yandan Hukuk öğrencileri de nasıl savunma ya da ceza verileceğini açıkça görür.
Her Yıl 24 Temmuz’da sözde kutladığımız ama özde değişmeyen SANSÜRÜN KALDIRILIŞI BAYRAMINI biz gazeteciler boş yere kutluyoruz. Yalandan birkaç siyasetçinin ve ilin önde gelenler tarafından yazılan bir kaç metinden oluşan bir de adına bayram dedikleri 24 Temmuz Sansürün kaldırılış bayramı diye yutturdukları günün aslında hiçbir anlamı kalmıyor; ortada salt gerçekliğe dahi Yayın Yasağının getirilmesi. Bizim 24 Temmuz Bayramımız, Fabrika işçilerinin 1 Mayıs’ta çalıştığı bayram gibi. Gülmemek ve düşünmemek elde değil.
Aksaray Üniversitesi (ASÜ) İletişim Fakültesi görevlileri öğrencilere Türk Toplumunun örf, adet ve geleneklerine bağlı Ahlaken ve hukuken uygunluk olan kişi ya da kişileri vitrine çıkarması gerekirken, bakıyoruz ki; örf, adet ve geleneklerimize uygun olmayan kişileri adeta dayatırcasına sanki; ‘Ben Yaptım Oldu’ dercesine hareket etmeleri tepkilere neden oldu. Aksaray’da ağzını açan ‘ben şöyle gazeteciyim, ben böyle yazarım’ diyen meslektaşlarımız kafalarını kuma gömsede, yemekli programlarda 100’e yakın basın emekçisi olsada konu toplum Ahlakına, örf ve adetlerine gelince sus-pus olmalarına da anlam veremiyoruz. Bizler herşeye karşı toplumun ananelerine ve yazılı olmayan kurallarına toplum çıkarı için gür sesle haykırmaya, ‘Yanlışa Yanlış, Doğruya Doğru’ demeye devam edeceğiz.
Yaptığımız haber sonrası çark eden ASÜ İletişim Fakültesi tarafından programın iptal edilmesi nedeniyle buradan yanlıştan son anda dönenleri tebrik ve teşekkür ettiğimi bir kez daha dile getirmek isterim.
ASÜ İletişim Fakültesi’ne Aksaray Son Dakika ASD olarak ilk dersimizi verdik. Yanlışa, Yanlış. Doğruya Doğru.
Yazımda yüzlerce kelime yazsam da; anlatmak istediğim onlarca kelime ile anlatan saygı ve rahmetle andığımız Türk Rock müziğinin öncülerinden Barış Manço’nun o şarkı sözü ile son vermek istedim;
‘Eğri Eğri, Doğru Doğru”
Bana “Yolun’ seç” diyorlar
Bozuk yolu seçer miyim?
(Eğri eğri, doğru doğru)
“Seçemezsen geç” diyorlar
Ben yolumdan geçer miyim?
(Eğri eğri, doğru doğru)
Kimi batı, kimi doğu
Kuzey, güney, hepsi doğru
Kim seçer ki bozuk yolu?
(Eğri eğri, doğru doğru)
Benim yolum bana doğru
Hiç yolumdan döner miyim?
(Eğri eğri, doğru doğru)
(Eğri büğrü ama yine de doğru)
Bana “yârin seç” diyorlar
Vefasız yâr seçer miyim?
(Eğri eğri, doğru doğru)
Seçemezsen geç diyorlar
“Geç” desen de, geçer miyim?
(Eğri eğri, doğru doğru)
Kimi tatlı, buğday tenli
Kimi mahmur, dudu dilli
Kimi esmer, nokta benli
(Eğri eğri, doğru doğru)
Ben bulmuşum nazlı yâri
“Geç” desen de, geçer miyim?
(Eğri eğri, doğru doğru)
(Eğri büğrü ama yine de doğru)
“Sevdiğini al” diyorlar
Alsam bile yâr yeter mi?
(Eğri eğri, doğru doğru)
“Var yoluna git” diyorlar
Bir yol ile iş biter mi?
(Eğri eğri, doğru doğru)
Bir karış da toprak gerek
Üstüne ev kurulmalı
Yâr içinde oturmalı
(Eğri eğri, doğru doğru)
Barış demek toprak demek
Ben kendimi verir miyim?
(Eğri büğrü ama yine de doğru)
Barış demek, toprak demek
Ben kendimi verir miyim?
(Eğri büğrü ama yine de doğru)