Okuyucumuzun Mektubu
Bugünkü köşe yazımda siz değerli takipçilerimizden gelen ve benim için ayrı bir yeri olan değerli bir abimin sitem dolu mektubuna yer vermek istedim.
Konuşmak kolaydır, peki yazmak kolay mıdır?
“SOLCU olmak zordur be kardeşim. Emekten yana olacaksın, İsyankar olacaksın. İnsanı seveceksin. İkna odalarında suratlarına tüküreceksin Adaleti barışı savunacaksın. Adam olacaksın. Sınıfını bileceksin. Yoldaş olacaksın. Dayanışma kültürünü yaşayacaksın. Muhalif olacaksın. Dövüşmeyi bileceksin. Bedel Ödeyeceksin. Bileceksin de bileceksin….Sonuç olarak zor iş. Emin olun zor is. Hadi size kolay gelsin kardeş” diye başlayan bir mektup.
Ardından şu şekilde devam ediyor o sitem dolu mektubuna; ““Her hangi bir ilin ilçe örgütüne kayıtlı CHP üyesi olduğunuzu, her anlamda üyelik görev yetki ve sorumluluklarınızı, fazlası ile yerine getirdiğinizi, yıllardır parti ve örgüt çalışmalarına, toplantılarına, eylem ve etkinliklerine kesintisiz katıldığınızı, yıllar içinde birçok görevlere aday, ya da aday adayı olduğunuzu düşünün.
Genel başkanımızdan en sade üyemize kadar, tüm parti üyelerinin, hepimizin uymakla, uygulamakla zorunlu olduğu bir tüzüğü, birçok yönetmelikleri olduğunu, tüzük ve yönetmelikleri okuduğunuzu öğrendiğinizi düşünün.
Örgüt yönetiminin, kaç günde bir, hangi günler, hangi saatte, kimlerle, kaç üyeyle toplandığını, hangi gündem maddelerini görüştüklerini, hangi kararları aldıklarını bilmiyorsunuz.
Çok acil işlerin dışında kısa, orta ve uzun vadede hangi, iş ve işlemlerin yapılacağını bilmiyorsunuz.
Tüzükte yazan örgütlenme ağının (Mah. Sorumluları, çalışma grupları) yıllarca neden ve hangi gerekçelerle kurulmadığını kurumsallaşmadığını bilmiyorsunuz.
Tüzükte yazan 2 ve 3 ayda bir yapılması zorunlu olan örgüt toplantılarının yılarca neden ve hangi gerekçelerle yapılmadığını bilmiyorsunuz.
Tüzükte adı yazmayan, hiçbir toplantı kuralına uyulmadan, çok farklı isimlerle irili ufaklı, gündemli gündemsiz, açık gizli örgüt (grup) toplantılarının neden ve hangi gerekçelerle yapıldığını bilmiyorsunuz.
Tüzükte yazdığı halde yıllarca denetlemenin neden ve hangi gerekçelerle yapılmadığını bilmiyorsunuz.
Bilmediklerinizi sözlü sorsanız, kime ne sorduğunuzu ne cevap aldığınızı kanıtlayamıyorsunuz. Yazılı sorsanız yazılı cevap alamıyorsunuz. Sosyal medyada sorsanız, aile içi sorunları sosyal medyada paylaşmayın rakip partilerin eline koz vermeyin, CHP’yi eleştirmeyin diye uyarılıyor ikaz ediliyorsunuz.
Vallahi, billahi iki arada bir derede kalıyorsunuz. Ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Doğruyu yanlıştan, haklıyı halksızdan, başarılıyı Başarsızdan bir türlü ayıramıyorsunuz.
CHP’li, yol ve dava arkadaşlarım, gönüldaşlarım, ey benim güzel halkım, böyle bir demokrasi anlayışı uygulaması olur mu? olabilir mi?”